Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ilişkiler etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Üzgünüm Sadece Çok Güzelsin

    Bu bir iç yazı. İç yazı ne diyenlere ise iç dökme yazısı diyeyim. Genelde böyle şeyleri yazarım ama hiç paylaşmam nedense bunu paylaşmak istiyorum.      Tanrının bilinmek istemesi aslında tam da insansı bir hareket değil mi? Tanrı olsanız bilinmek ister miydiniz? Böyle şeyler umrunuzda olur muydu? Tıpkı şey gibi kendini kanıtlama çabası gibi. Hava atmak gibi. Bak ben tanrıyım istediğimi yaparım. İstediğim yaratırım, ol derim olur. Banane ki bundan? Veya sen neden bunu anlatmak, bunu bildirmek için kendi sözlerine göre aciz varlıklar var ettin? Acaba sandığın veya bize kendini tarif ettiğin gibi mükemmel değil misin? Hem bu iş sonradan sonradan şekillenmişe benziyor. İlk motivasyonun sadece bilinmek ve sırf bu amaç uğruna yaratıklar yarattığını öne sürüyorsun. Düşünsene koskoca bir evren yaratıyorsun ama bilinmek istediğin yaratıklar bu evrenden eksilse hiç kimsenin haberi olmaz. Sonra onlara yapmaları için emirler gönderiyorsun sanki bu işte bir iş var. Hem bir varlık bilinmek isti

Mutlu Musunuz!

    Arkadaş biz ne ara bu kadar sığ insanlara dönüştük? Bekleyin aklımda şekillendirdiğim farklı bir yazı daha var. Sözde kadın hakları savunucusu olduğunu iddia eden ve bunların trenine atlayıp gözü kapalı hikaye ve twit atanlar hakkında. Ama bu yazı biraz daha farklı. Bu yazı bir çöp hakkında.      İsmini şimdi hatırlayamadığım bir ünlü şöyle diyordu: “eskiden chp zamanında istanbulda çöp dağları vardı” gibi aslında olmayan, tamamen siyasi propaganda olan bir ifadedesi, beyanatı bulunuyor. Size acı olanı söyleyim mi şimdi sadece istanbulda değil her yerde çöp dağları var. Ama normal çöp değil bu. Bildiğin çöp insanlarla doldu heryer. Çöp insanlar. Çöp gibi insanlar. Kokuşmuş, yozlaşmış, iğrenç, mide bulandıran insanlarla doldu heryer. Mutlu musunuz yaratımınızdan eyyy siyasiler ha soruyorum size mutlu musunuz? Hani soruyordu ya satılmış muhabiriniz! Mutlu Musunuz!     Zaten kötüydü. Ben kendimi bildim bileli hep şu kokuşmuş durum vardı. Hangi durum? ahan da bu durum: taraf olmak. Ada

Direne Direne Kaybetmek Bize Nasıl Bir Zafer Kazandırabilir

       Kendinizden çok daha üstün bir güce karşı nasıl zafer kazanabilirsiniz? Bu souryu herkes kendine sormalı. Çok basit veya çok karmaşık olması farketmez sizden güçlü birine karşı nasıl zafer kazanırsınız?      Bu gücün illa fiziksel olmasına gerek yok. Maddi olabilir psikolojik olabilir kültürel, otoriter, kraker bile olabilir. Peki nasıl kazanırız. Kendi uyguladığım test edilmiş onaylanmış formülümü paylaşıyorum. Bi kere size ilk hatanızı söyleyeyim. Haklı olmadığınız bir savşa girmeyin. Siz emperyalist veya faşist misiniz ki böyle bir savaş veriyorsunuz. Hatta bunun diğer bir adımı ki bu daha vahim bir durumdur kendini haklı sanmak. O şeyleri zaten organizma veya diğerleri olarak sınıflandırıyoruz ve geçiyoruz. Bir numaralı altın kuralımız buydu haklı değilsen savaşma hatadan dönerek en mantıklı karı elde etmeye çalış buda bir zaferdir(bana göre). İkinci ve hepsinden daha önemli olan kural ise şu kendinin haksız olduğunu kanıtlmaya çalış. Evet bak bu birinci kuraldan daha ön

Yaşanmış Romantik Olmayan Aşk Hikayesi PART 1 .MP4

       Ortaokulda sevgilisi olan şanssızlar listesinde isimin yazılıysa üzülmeli misin? Yoksa gülmeli misin? Açıkçası buna verebileek sağlam bir cevabım yok ama emin ol ilgini çekebileceğini düşündüğüm sağlam bir hikaye var ve bu hikayede her zamanki gibi iyiler kazanmıyor. Kimse kazanmıyor hatta. Sadece kaybedenler var. Belki ileride iyi bir hikayenin kazananı hakkında konuşuruz.     Ne küçük ne de büyük olduğun arada kalmışlığın yaşattığı o büyüdüğün dönemde başlıyor olaylar. MSN dönemi kapanmış ve facebook belası çıkmıştı. Bende çok şaşıracağınız ve tahim edemeyeceğiniz bir şekilde facebook kullananlar arasına dahil olmuştum. (Nasıl olur!?) O dönem farklı bir şehirdeydim. Şuan da bulunduğum şehre geliyorum ve okula başlıyorum. Gözlük takıyorum, sivilcelerim falan var tam ergen ineğim yani. Bi kaç hafta içinde okula alış, faceden okuldakileri ekle sürecini atlatıyorum. Eklediklerimden biriside Mira. Çıkıntı olduğum zamanlar tehlikeliyim gözlerime kimse bakamıyor ve bende fac

Şeref siz misiniz Rakun Efendi?

       Rakun arkdaşlar edinen var mı aranızda? Evet. Biliyorum ilginç ve garip bir soru. Başlığa da bakarsan ne derdi var bu kadar sevimli bir yaratıkla bu devenin düşüncesi belki aklına gelmiştir. Belki de gelmemiştir. Aslında rakunlarla bir derdim yok. Çocukken izlediğim bir çizgifilmdeki kötü karakterin rakun olmasından dolayı böyle bir özdeşleştirme gerçekleştirdim sadece. Yani derdim rakunlarla değil çizgifilmdeki kötü rolü oynayan rakun abimizle ve bu rakun abinin bizim başımızdan geçirdiği olaylarla.      Her hikaye gibi bu hikayede kendini gerçekleştirecek bir olay buldu ve gerçek oldu. Bir rakunla arkadaş oldum, olduk zamanında. Arkadaşlığımıza geçmeden hemen önce izin ver hemen sana bu rakunların ortak özelliklerinden bahsedeyim. Öncelikle bu rakunlar zamanında bukalemunlarla çok takılıp onlara da kelek atmışlardır ama bu birlikteliğin sonunda çok güzel bir yetenek kazanmışlardır. Bu yetenek onların gelecekteki hayatlarında en çok işlerine yarayan yeteneklerden biridir.

Süper Güçlerin Çözemediği Sorunların Fight Club ile ne alakası var?

    Süper güçlerin olsun istiyorsun. Belki de istemiyorsun. Ama biliyorum ki hayatının o masum dönemlerinde küçük bir kalp ama büyük hayallerin olduğu o dönemlerde belki de şimdi de. Ben de istiyorum. Herkes istiyordur inkar etsede. Peki ya neden? Dünyayı kurtarmak için mi? Neyden kurtaracaksın.? Hayır.! Süper güçlerin olsun istiyorsun çünkü süper fantezilerin var. Var olmak istiyorsun. Onaylanmak istiyorsun. Kabul görmek istiyorsun. Denedin ama bir sorun var ortada. Eskiden biraz olsun başarmıştın. Ama şuan farklısın. Rol yapmak istemiyorsun. Onaylanmak için kabul görmek için belli grupların içinde zaman kaybetmek istemiyorsun. Kendin olmak istiyorsun. Tiyatrolardan bıktın. Kendin olmamak için saçma bir şekilde oynadığın tiyatrolardan bıktın. O halde bana kulak ver çünkü şimdi sihirli sözcükleri söylemek üzereyim.      "Hiçbir zaman tamamlanmış olmayayım, ne olur!" Bu sözü ben söylemedim. Bu söz aslında çok uzun zaman önce söylendi. Ama dur hemen acele etme. Tekrar oku