Ana içeriğe atla

Yaşanmış Romantik Olmayan Aşk Hikayesi PART 1 .MP4

sanalika sew olak mı ile ilgili görsel sonucu 
     Ortaokulda sevgilisi olan şanssızlar listesinde isimin yazılıysa üzülmeli misin? Yoksa gülmeli misin? Açıkçası buna verebileek sağlam bir cevabım yok ama emin ol ilgini çekebileceğini düşündüğüm sağlam bir hikaye var ve bu hikayede her zamanki gibi iyiler kazanmıyor. Kimse kazanmıyor hatta. Sadece kaybedenler var. Belki ileride iyi bir hikayenin kazananı hakkında konuşuruz.

    Ne küçük ne de büyük olduğun arada kalmışlığın yaşattığı o büyüdüğün dönemde başlıyor olaylar. MSN dönemi kapanmış ve facebook belası çıkmıştı. Bende çok şaşıracağınız ve tahim edemeyeceğiniz bir şekilde facebook kullananlar arasına dahil olmuştum. (Nasıl olur!?) O dönem farklı bir şehirdeydim. Şuan da bulunduğum şehre geliyorum ve okula başlıyorum. Gözlük takıyorum, sivilcelerim falan var tam ergen ineğim yani. Bi kaç hafta içinde okula alış, faceden okuldakileri ekle sürecini atlatıyorum. Eklediklerimden biriside Mira. Çıkıntı olduğum zamanlar tehlikeliyim gözlerime kimse bakamıyor ve bende facebookta yorum yazıyorum milletin gönderilerine. Yine hiç tahmin edemeyeceğiniz gibi bu kişilerden biride Mira. Bu arada Mira'nın gönderilerini ben dahil 7 kişi falan beğeniyor. O zamanlar öyleydi 100-200 beğenili gönderi pek yoktu. Her neyse hiç bir sevgi falan duymuyorum ona karşı yani aşk anlamında sadece gördüğüm zaman gönderilerine yorum yapıyorum çünkü saçma geliyor bende bu saçmalığa espili eleştiriler yazıyorum. Bu sefer çok tahmin edilebilir oldu biliyorum ama ilk msjı o atıyor. Hatta o atmıyor bunun yapışık ikiz gibi dolaştığı bi kız var Miray o atıyor. Açıkçası ne yazdığını hatırlamıyorum ama Mira'nın benden hoşlandığını benim de ondan hoşlandığımı (ne alaka?!?) söylüyor. Böyle bişeyler yazmıştı. Bende yok öyle bişey sevgili falan olmayacağız anlamına gelen bişeyler yazmıştım. Tabiki virüsü orda o zaman kapıyorum. Buraya kadar okuyan arkadaşlara söylemek istediğim benim yaptığımı yapmayın arkdaşlar bu bir savunma mekanızması değil. Geri tepiyor ve daha çok üstünüze geliyor. Yapmanız gereken tanışmak istemek sonra buluşunca çok az konuşmak. Böyle yaparsanız kızlar sizi direkmen evlenilecek erkek listesine alıyor. Sizden sevgili olmaz çünkü..(yazmaya üşendim) Şuanda evlenmek istemediği için siz kırmızı kartı yiyip şutlanıyosunuz yedek kulübesine. Her neyse ben o hatayı yapıyorum ve kızı reddediyorum.

1.bölümün sonu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Saf İyilik İmkansızdır (1)

     Size bir iki süslü, bir iki de süsüz kelime kullanarak iyilik diye bir şeyin olmadığını olamayacağını, bunun imkansız olduğunu, olsa bile sanal olduğunu anlatacağım. Sanal derken demek istediğim insanları kapsamayan bir şey olması. İnsan dışında bir canlı veya cansız varlık iyilik yapabilir fakat bu sefer de o canlının veya cansızın yaptığı şeyin iyi veya kötü olmasını yine biz insanlar değerlendirdiğimiz için bize bağlı olan fakat bizim yapamadığımız bir kavramdan söz ediyorum.   Peki neden böyle düşünüyorum? Çünkü böyle düşünmem için geçerli sebeplerim var ve bunları size sıralayacağım ve düşünmenizi istiyorum; vermek istediğiniz mantıklı bir cevap varsa e-posta olarak veya yorum olarak yazın okumaktan memnun olurum.   Şimdi gelelim iyilik var mıdır? Elbette iyilik vardır. Zaten benim düşünceme göre bir şey yoksa o şeyden haberimiz olmaması gerekir. Ha böyle dediğim zaman hemen şap diye bana yapıştırın o zaman neden ateistsin o halde tanrı var senin düşün...

Bilmemekception

Alışmışız. Neye alışmışız? Düz görmeye. Yüzeysel ve sığ görmeye alışmışız. Tıpkı sigara içmeye, şeker kullanmaya veya sabah kahvaltı yaparken haber izlemeye alışmak gibi. Bu alışkanlıkların bazılarından kurtulmak kolay bazılarından zor. Eğer yeterince yapmazsanız bu aktiviteleri yapmanın artık aklınıza gelmediğini fark edeceksiniz. Yüzeysel veya sığ görmekten kurtulmak ise neredeyse imkansız. Çünkü bu durumda olan bir insan hangi durumda olduğunu bilmiyordur. Bilmemek ne kadar kötüyse bilmediğini bilmemek, hatta bilmediğini bilmediğini bilmemek; bilmemekception durumunda olmadığımızın hiçbir kanıtı yok. Tanrı bile bilmediği bir şey olup olmadığını bilemez. Tanrının olup olmadığını bilmiyoruz fakat biz varız. Bizim durumuzu açıklayan çok sevdiğim bir alegori var. Hiç yağmur yağarken evinize yürüdünüz mü? Peki yere bakarak yürüdünüz mü? O şeye dikkat ettiniz mi? Evet su birikintisine. İşte sonraki sefer o su birikintisine daha dikkatli bakın. Çünkü o çok ilginç bir düşünceye sahip...

Herşeyi Bilme Sorunu

    Tanrı eğer her şeyi biliyorsa bu bilginin hep bizim ile olan kısmına değinmiştim fakat bundan daha ilginç olan bir şey karşıma çıktı eğer her şeyi biliyorsa kendi yapacağı her şeyi de biliyordur. O zaman kendi yapacağı şeyleri önceden biliyorsa kendi yapacağı şeyler demek ki önceden belirlidir. O halde tanrının da kaderi vardır. Ve özgür iradesi yoktur. Kendisi de bir kukladır. Sadece ipleri görebilen bir kukla olur. Bu yaklaşım zamandan bağımsız olma argümanı ile çürütlemez çünkü bir varlık zamandan bağımsız olamaz aslında.    Neden olamaz çünkü bu evrenle ilişkisi vardır.      Bir şeyi yapacaksa eğer mesela bir peygamberine vahiy gönderecekse ilk önce onun doğduğu zamanı beklemesi gerekir. Zaman konusu çok karmaşık. Tartışması zevkli ve beyin zorlayıcı. Daha fazla insanla bu konuyu konuşmak ve tartışmak isterim.      Peki zamandan bağımsız bir varlık zamanı nasıl algılar? Tüm zamanları aynı anda algılaması gerekir muhtemelen. Bu da...