Ana içeriğe atla

Kayıtlar

hikaye etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Rosen 3 : Kapı

III Kapı   10 Haziran 1939... Bu nasıl olabilirdi. Nasıl olabilirdi böyle bir şey aklım almıyordu. Etrafımda gördüğüm her şey son derece gerçekçiydi ve bu beni daha fazla korkutuyordu. Delirmekten ve bunun farkında olmamaktan gerçek bir rüyada hapsolmaktan korkuyordum ve şu an bu korkuyu yaşıyordum. Buraya nasıl geldiğimi düşünmeye çalıştım? Ne olmuştu? En son hatırladığım şey ışıktı. Beyaz her yeri kaplayan bir ışık. Sonra film kopmuştu. Ve kendimi biraz yürüdükten sonra burada bulmuştum. Acaba bir şekilde zamanda yolculuk yapmış olabilir miydim? Yaptıysam bile bu nasıl olmuştu. Uçağın hızı mıydı acaba? Çok saçma bir düşünceydi bu. Pilotluk yaptığım uçak normal bir savaş jetiydi o tarz bir aletle dünya standartlarında çok kısa sürede çok uzun yol alabilirsiniz belki ama zaman olayı bambaşka bir şeydir. Zamanda yolculuk için çok hızlı bir şekilde hareket etmek gerekir hatta o kadar hızlı etmek gerekir ki ışıktan bile hızlı olmak gerekir fakat bu durumda bile olacaklar kesin değil. Zate

Rosen 2 : Kırmızı Beyaz ve Siyah

II Kırmızı Beyaz ve Siyah   Karşımda uzanan çok büyük bir şehir vardı fakat bir terslik de vardı. O uzaklıktayken ne gördüğümü çok iyi anlayabilmiş değildim aslında. Fakat bir süre daha yürüdükten sonra ne gördüğümü daha iyi anladım. Bu gördüğüm benim alışık olduğum o basit evet basit modern şehirlere pek benzemiyordu. Bunu anladığımda evet işte tam da o zaman tüylerim diken diken oldu ve kafayı sıyırdığımı veya bir etkinliğin ortasına düştüğümü düşündüm. Düşündüm ama buna kendim de inanamadım çünkü mümkün değildi. Dünyanın belkide en çok nefret ettiği ikinci şeyin bu denli kanlı canlı her tarafta görmek bana inandırıcı gelmedi ve birinci seçeneğe yani delirmiş olabileceğim gerçeğine sabitledim kendini. En azından o zaman böyle düşündüm. Lütfen beni yargılamayın ama eğer o zaman siz de benim yerimde olsaydınız kendinizi kötü bir rüyada sanabilirdiniz ve inanın bana kötü bir rüyada olmak ve o rüyanın ziyadesiyle gerçekçi olması insanı bir hayli rahatsız ediyor. Gördüğüm şey o ünlü bayra

Rosen 1 : Işıkları Görmek

I Işıkları Görmek Adım gibi eminimki bu hikayeyi çok az kişi okuyacak. Okuyanların pek çoğu bana inanmayacak. İnananların pek çoğuna da siz inanmayın derim. Bu kadar hayalci olmak her zaman iyi şey değildir. İnsanı fazla uçurur. Benimde öyleydi biraz. İzin verin size anlatayım hikayemi başlarından itibaren. Ama sizi uyarıyorum. Daha bitmemiş bir hikayenin ortasındayım. Şu andan itibaren olacakları ben de bilmiyorum. Her şey yarın olacak. Veya hiçbir şey olmayacak. Göreceğiz. Büyük annemin o sorusunu hatırlıyorum. Neden pilot olmak istediğimi sormuştu. Aklınızdan geçen şeyleri tahmin edebiliyorum ama inanın bana değil. Çok daha çocuksu bir düşünceydi. Ben bulutlara dokunmak istiyordum.    Merak ediyordum bu hissi. Bulutlara dokunmak nasıl bir şey? Artık büyüdüğümüze göre bunun ne kadar çocuksu kaldığını tahmin etmişsinizdir. Fakat o zaman bu düşüncelerle uyuyorduk geceleri. Şu an çok seviniyorum. Kimsenin bana bulutlara dokunmak imkansız demediği için. Belki bu benim şansım olm

Yaşanmış Romantik Olmayan Aşk Hikayesi PART 1 .MP4

       Ortaokulda sevgilisi olan şanssızlar listesinde isimin yazılıysa üzülmeli misin? Yoksa gülmeli misin? Açıkçası buna verebileek sağlam bir cevabım yok ama emin ol ilgini çekebileceğini düşündüğüm sağlam bir hikaye var ve bu hikayede her zamanki gibi iyiler kazanmıyor. Kimse kazanmıyor hatta. Sadece kaybedenler var. Belki ileride iyi bir hikayenin kazananı hakkında konuşuruz.     Ne küçük ne de büyük olduğun arada kalmışlığın yaşattığı o büyüdüğün dönemde başlıyor olaylar. MSN dönemi kapanmış ve facebook belası çıkmıştı. Bende çok şaşıracağınız ve tahim edemeyeceğiniz bir şekilde facebook kullananlar arasına dahil olmuştum. (Nasıl olur!?) O dönem farklı bir şehirdeydim. Şuan da bulunduğum şehre geliyorum ve okula başlıyorum. Gözlük takıyorum, sivilcelerim falan var tam ergen ineğim yani. Bi kaç hafta içinde okula alış, faceden okuldakileri ekle sürecini atlatıyorum. Eklediklerimden biriside Mira. Çıkıntı olduğum zamanlar tehlikeliyim gözlerime kimse bakamıyor ve bende fac

Şeref siz misiniz Rakun Efendi?

       Rakun arkdaşlar edinen var mı aranızda? Evet. Biliyorum ilginç ve garip bir soru. Başlığa da bakarsan ne derdi var bu kadar sevimli bir yaratıkla bu devenin düşüncesi belki aklına gelmiştir. Belki de gelmemiştir. Aslında rakunlarla bir derdim yok. Çocukken izlediğim bir çizgifilmdeki kötü karakterin rakun olmasından dolayı böyle bir özdeşleştirme gerçekleştirdim sadece. Yani derdim rakunlarla değil çizgifilmdeki kötü rolü oynayan rakun abimizle ve bu rakun abinin bizim başımızdan geçirdiği olaylarla.      Her hikaye gibi bu hikayede kendini gerçekleştirecek bir olay buldu ve gerçek oldu. Bir rakunla arkadaş oldum, olduk zamanında. Arkadaşlığımıza geçmeden hemen önce izin ver hemen sana bu rakunların ortak özelliklerinden bahsedeyim. Öncelikle bu rakunlar zamanında bukalemunlarla çok takılıp onlara da kelek atmışlardır ama bu birlikteliğin sonunda çok güzel bir yetenek kazanmışlardır. Bu yetenek onların gelecekteki hayatlarında en çok işlerine yarayan yeteneklerden biridir.