Ana içeriğe atla

Rosen 1 : Işıkları Görmek

I

Işıkları Görmek


Adım gibi eminimki bu hikayeyi çok az kişi okuyacak. Okuyanların pek çoğu bana inanmayacak. İnananların pek çoğuna da siz inanmayın derim. Bu kadar hayalci olmak her zaman iyi şey değildir. İnsanı fazla uçurur. Benimde öyleydi biraz. İzin verin size anlatayım hikayemi başlarından itibaren. Ama sizi uyarıyorum. Daha bitmemiş bir hikayenin ortasındayım. Şu andan itibaren olacakları ben de bilmiyorum. Her şey yarın olacak. Veya hiçbir şey olmayacak. Göreceğiz. Büyük annemin o sorusunu hatırlıyorum. Neden pilot olmak istediğimi sormuştu. Aklınızdan geçen şeyleri tahmin edebiliyorum ama inanın bana değil. Çok daha çocuksu bir düşünceydi. Ben bulutlara dokunmak istiyordum.  Merak ediyordum bu hissi. Bulutlara dokunmak nasıl bir şey? Artık büyüdüğümüze göre bunun ne kadar çocuksu kaldığını tahmin etmişsinizdir. Fakat o zaman bu düşüncelerle uyuyorduk geceleri. Şu an çok seviniyorum. Kimsenin bana bulutlara dokunmak imkansız demediği için. Belki bu benim şansım olmuştur, veya içinde bulunduğum bu durumu düşünürsek şanssızlığım. Buna siz karar vereceksiniz. 
 Her şey o tarihte başladı. 
Saat 23:23 10 Haziran Çarşamba 2020
Devriye uçuşumu tamamlamıştım ve üsse geri dönüyordum. Tam iniş için izin istemiştim fakat cevap gelmedi. Tekrar denedim fakat yine cevap alamadım. Tam o sırada bir ışık parlaması olduğunu hatırlıyorum. Bir anda sanki çok yüksek bir şiddette fotoğrafım çekilmişti. Hız sınırını aştığımı biliyorudum fakat otobanda değildim. Hahah. Lütfen beni yargılamayın son yıllarım bir insana göre fazlasıyla ilginç evet ilginç ve tuhaf geçti. 
  Işık parlamasından çok kısa süre sonra bayıldım ve uyanmak için hala bekliyorum. Evet şaşırmış olabilirsiniz. Kelime oyunu veya ikinci bir şaka yapmıyorum. Ya uyandım ya delirdim ya da hep deliyidm ya da hep uyuyordum. Son olasıksa hepsinden daha korkunç. Bu olanların hepsi gerçek. 
  Uyandığımda uçağımda değildim. Sanırım Bir pilotun başına gelebilecek en kötü şeylerden birisi başıma gelmişti. En kötü ikinci şey uçaktayken bayılmakıt. En kötü şey ise uyandığınızda uçağınızda bile olmamanızdır. Hikayenin çok karamsar başladığını düşünebilirsiniz şimden belkide öyledir. Yinede buna karar vermek için okumaya devam etmelisiniz.
  Etrafıma bakındığımda her şey bana çok yabancı geldi. Bursı benim üssümün olduğu coğrafya değildi. Burası çok daha farklı bir yerdi. Benim üssümün olduğu böge dağlık bir yerdeyken o zaman uyandığım yer sonsuz uzunlukta bir tarla gibi duruyordu. Sonsuza kadar uzanan ve dizinize kadar gelen yemyeşil otlar. Bu arada benim diz boyum size göre biraz fazla uzun olabilir çünkü 1.87 boyum var. 
  Kafa karışıklığı içinde olan her insan gibi davranmadım tabiki ve askeri eğitimimi akılmda canlandırdım. Fakat ilginç olan bir durum vardı ki bu durum daha önceden bize öğretilen hiçbir senaryo ile bağdaşmıyordu. Bu sebeple tamamen yalnızdım o sıralar. Askeri olarak bilgi birikimi olarak. Ama aklımı hızlıca toparladım ve bir plan yaptım. 
 Güneş batana kadar bekledim çünkü gündüz yol almak bana tehlikeli geldi ayrıca hava sıcaktı ve bu kadar sıcakta su bulamaz isem hikayem çok kısa sürede bitebilirdi o yüzden güneşin batmasını bekledim. Tek sebep bu değildi elbette. Belki bilmeyeniniz vardır güneş batıdan batar. Ben de yön tayinimi bu şekilde yaptım ve yürümeye başladım. Yürüdüm. Hatırlayamadığım kadar uzun yürüdüm. Tam tüm gücümün tükendiği ana kadar yürüdüm. Ta ki ışıkları görene kadar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Olması Bir Filmi İzlenmez Kılar mı?

    Geçenlerde bir arkadaşıma bir film önerdim. Muhtemelen izlemişsinizdir. Filmin adı Forrest Gump. Ben normalde bu filmi 1998 yapımı sanıyordum. Meğersem film 1994 yapımıymış. Her neyse arada sadece 4 yılcık var ne olacak diyebilirsiniz ve haklısınız size katılıyorum. Sonuçta ikiside eski filmler.    Peki önerimin sonrasında ne oldu? Filmin yapım yılını gördü ve 1994 mü sg dedi bana. Ben de sen filmden ne anlarsın kültürsüz yaratık gibi bir söz söyledim ona. Elbette arkadaşımın böyle bir tepki vermesini anlıyorum aşırı derecede haksız sayılmaz. Çünkü bir noktada ben de eski filmlere böyle ön yargılıydım, sonra bir noktada kırdım bu ön yargıyı.     Starwars sever misiniz? Hiç duydunuz veya izlediniz mi? Starwars güzeldir. Tavsiye ederim. Yüzüklerin efendisi gibi iyi ve kötünün mücadelesini işleyen etkili bir şekilde izleyen nadir filmlerdendir diyebilirim. Ben de çoğu insan gibi eski filmlere karşı ön yargılıyken (elbette 99 yapımı- 98 yapımı filmleri izlemişliğim vardı) bir gün evde

Patates Kızartmaları ve Mutluluk

   Merhaba. Size kısa bir yazıda son zamanlarda yaşadığım ve beni mutlu eden bazı şeyleri anlatmak istiyorum. Bu yazı uzaktan bakınca size belki biraz şükürcü gelebilir ama kesinlikle öyle değil. Sadece birkaç yaşanan durum ve bu durumlar karşısında hissettiklerimi paylaşmak istiyorum.     Hani söylenegelen bir şey, bir soru var ya; mutluluk nedir? Ne olsa sizi mutlu ederdi? Hiç düşünüyor musunuz bunu? Bilmiyorum. Ben de çok fazla düşünmüyorum aslında. Yalnızca mutlu olduğumda hatırlıyorum bunu. Peki nasıl mutlu olduğumu öğrenmek ister misiniz?    Belki size anlamsız gelecek bunlar. Ama lütfen sadece bir an olsun beni anlamaya çalışın. Ben patates kızartmasını çok severim biliyor musunuz. Ama öyle gelişi güzel kızartmalardan bahsetmiyorum. Böyle şekli güzel olan, güzel kızarmış ve en önemlisi de sıcak olmalı. Sıcak olmayınca sevmiyorum. Belki siz de böylesinizdir. Peki toplu bir yaşam alanında yaşıyorsanız neler olur? Yemekler pek güzel olmaz genelde. Patatesler soğuktur, birbirine yap

Unutmak İstiyorum

    Keşke bir tuş olsa. Rengi önemli değil; size hangisi hoş geliyorsa o olabilir. Kırmızı mesela. Genelde filmlerde tuşlar kırmızı renkli oluyor. Gerçi gerçekte de kırmızı renkli oluyorlar. Neyse işte. Bir tuş olsun demiştik ama bu tuş gerçekte değil zihnimizde olsun? Evet evet zihnimizde. Böyle gidip elinizle ulaşabileceğiniz bir noktada değil. Bu bir şans olsa, o tuşa uzanıp bastığınızda bazı durumlar gerçek olsa yapar mıydınız?     Tabi olabilecek durumlar tamamen gerçekçi, mesela o tuşa bastığınızda geçmişe gidemiyorsunuz, yalnızca ileriye dönük olaylar olabiliyor. Mesela hafızanızdan bazı olayları silme şansı veriliyor size. Kötü, veya gereksiz, ya lanet olsun keşke yaşanmasaydı dediğimiz türden olaylar, unutmak istiyorum dediğimiz olaylar? Ne dersiniz? Keşke olsa ama olmayacak.   Yaşım ilerledikçe keşke unutsam dediğim olayların sayısı artıyor. Sizin de artacak. illa kötü yönde değil. İyi yönde de. Keşke okuduğum veya izlediğim bir filmi unutsam da tekrar izlesem ve aynı duygula