Ana içeriğe atla

Şeref siz misiniz Rakun Efendi?

 
     Rakun arkdaşlar edinen var mı aranızda? Evet. Biliyorum ilginç ve garip bir soru. Başlığa da bakarsan ne derdi var bu kadar sevimli bir yaratıkla bu devenin düşüncesi belki aklına gelmiştir. Belki de gelmemiştir. Aslında rakunlarla bir derdim yok. Çocukken izlediğim bir çizgifilmdeki kötü karakterin rakun olmasından dolayı böyle bir özdeşleştirme gerçekleştirdim sadece. Yani derdim rakunlarla değil çizgifilmdeki kötü rolü oynayan rakun abimizle ve bu rakun abinin bizim başımızdan geçirdiği olaylarla.

     Her hikaye gibi bu hikayede kendini gerçekleştirecek bir olay buldu ve gerçek oldu. Bir rakunla arkadaş oldum, olduk zamanında. Arkadaşlığımıza geçmeden hemen önce izin ver hemen sana bu rakunların ortak özelliklerinden bahsedeyim. Öncelikle bu rakunlar zamanında bukalemunlarla çok takılıp onlara da kelek atmışlardır ama bu birlikteliğin sonunda çok güzel bir yetenek kazanmışlardır. Bu yetenek onların gelecekteki hayatlarında en çok işlerine yarayan yeteneklerden biridir. Evet tahmin ettiğin gibi istikrarlı olma yeteneği. Bir rakun belirlediği bir hedefe gidene kadar aynı bukalemun gibi yavaş ama istikrarlı şekilde ilerler ve asla hedefinden taviz vermez. Fakat bukalemunlardan da ayrıldığı yer burasıdır çünkü bu güne kadar hiçbir rakun bu yeteneği iyiye kullanırken gözlemlenmemiştir. Rakun kardeşlerimizin dünyadan aldığı bir intikamdır belki de. Çocukken oynadığı kötü rol onun üzerinde kalıcı bir etki bırakmış olabilir bilmiyorum. Bizim rakun da böyleydi, hedefe yavaş ve istikralı şekilde ilerlerdi. İkinci ortak noktaları ise kötü yalan söyleme konusunda olan başarılarıdır. Yani bu zeka şarteri kapalı gezen yaratıklar bir saniye sonra  açığa çıkacağını bile bile yalan söylerler. Bir defasında spor salonunda telefonum kırıldı dedikten sonra cebindeki telefonu titreyen rakun 2017 yılında tespit edilmiştir. Kötü özellikler ne kadar fazla olursa bizi o kadar iyi bir son bekler diye düşündüğünüzü biliyorum ve evet öylede oldu. En sonunda bu rakun bir anda ortaya çıkıp bir kediyi 1. katın camından önce tutarak kahraman oldu demek isterdim fakat olmadı öyle bişey. Rakun bir anda ortadan kayboldu ve onu birdaha görmedik.

     Her kayboluş gibi bu kayboluşun da tekrar ortaya çıkışı olmadı mı.? Oldu tabi ki.. Bir bilardo salonunun 2. ve sigara kokan katında isteka yordamıyla striptiz yaparken karşılaştığım o rakuna tek bir soru sorup istekadan yardım alarak finişhim yapmak istedim sadece. Herkesin tahmin edebileceği gibi o soru şuydu; Şeref siz misiniz rakun efendi?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilmemekception

Alışmışız. Neye alışmışız? Düz görmeye. Yüzeysel ve sığ görmeye alışmışız. Tıpkı sigara içmeye, şeker kullanmaya veya sabah kahvaltı yaparken haber izlemeye alışmak gibi. Bu alışkanlıkların bazılarından kurtulmak kolay bazılarından zor. Eğer yeterince yapmazsanız bu aktiviteleri yapmanın artık aklınıza gelmediğini fark edeceksiniz. Yüzeysel veya sığ görmekten kurtulmak ise neredeyse imkansız. Çünkü bu durumda olan bir insan hangi durumda olduğunu bilmiyordur. Bilmemek ne kadar kötüyse bilmediğini bilmemek, hatta bilmediğini bilmediğini bilmemek; bilmemekception durumunda olmadığımızın hiçbir kanıtı yok. Tanrı bile bilmediği bir şey olup olmadığını bilemez. Tanrının olup olmadığını bilmiyoruz fakat biz varız. Bizim durumuzu açıklayan çok sevdiğim bir alegori var. Hiç yağmur yağarken evinize yürüdünüz mü? Peki yere bakarak yürüdünüz mü? O şeye dikkat ettiniz mi? Evet su birikintisine. İşte sonraki sefer o su birikintisine daha dikkatli bakın. Çünkü o çok ilginç bir düşünceye sahip...

Saf İyilik İmkansızdır (1)

     Size bir iki süslü, bir iki de süsüz kelime kullanarak iyilik diye bir şeyin olmadığını olamayacağını, bunun imkansız olduğunu, olsa bile sanal olduğunu anlatacağım. Sanal derken demek istediğim insanları kapsamayan bir şey olması. İnsan dışında bir canlı veya cansız varlık iyilik yapabilir fakat bu sefer de o canlının veya cansızın yaptığı şeyin iyi veya kötü olmasını yine biz insanlar değerlendirdiğimiz için bize bağlı olan fakat bizim yapamadığımız bir kavramdan söz ediyorum.   Peki neden böyle düşünüyorum? Çünkü böyle düşünmem için geçerli sebeplerim var ve bunları size sıralayacağım ve düşünmenizi istiyorum; vermek istediğiniz mantıklı bir cevap varsa e-posta olarak veya yorum olarak yazın okumaktan memnun olurum.   Şimdi gelelim iyilik var mıdır? Elbette iyilik vardır. Zaten benim düşünceme göre bir şey yoksa o şeyden haberimiz olmaması gerekir. Ha böyle dediğim zaman hemen şap diye bana yapıştırın o zaman neden ateistsin o halde tanrı var senin düşün...

Okumama Hakkına Sahipsiniz (1)

   Stephen Hawking ünlü bir fizikçi. İllaki hepimiz bu adamı duyduk, “The theory of everything” filmini izledik, karadelikler hakkındaki kısa kitabını okuduk ve evrenin kısa tarihi kitabını da gördük mutlaka. Bilmiyorum Hawking diyince sizin aklınıza ne geliyor fakat bu adam beni iki önemli konuda çok etkilemişti. Birincisi şu (ki benim yazılarımı biraz okuduysanız zaman konusuna, kader konusuna takıntılı olduğumu biliyorsunuzdur) Gelecekten gelen zaman yolcuları hiç görmüyoruz. (en azından gerçekten gelenleri) çünkü daha herhangi bir zaman makinesini icat etmedik. Evet bu söz belki ona ait değildir ama ben ona ait olduğunu bir yerlerde okumuştum. Peki burda bize ne anlatmak istiyor? Biz zaman makinesi icat ettiğimizde aslında sıfır noktasını başlatmış olacağız. Bu bizim platformumuz olacak ve gelecekten, geçmişe gelinebilecek yeri zamansal ve mekansal olarak yapmış olacağız. Biraz fazla mı teorik kaçtı? O zaman izin verin şöyle bir alegoriyle açıklayayım. İhtiyacımız olan bir...