Ana içeriğe atla

Unutmak İstiyorum

    Keşke bir tuş olsa. Rengi önemli değil; size hangisi hoş geliyorsa o olabilir. Kırmızı mesela. Genelde filmlerde tuşlar kırmızı renkli oluyor. Gerçi gerçekte de kırmızı renkli oluyorlar. Neyse işte. Bir tuş olsun demiştik ama bu tuş gerçekte değil zihnimizde olsun? Evet evet zihnimizde. Böyle gidip elinizle ulaşabileceğiniz bir noktada değil. Bu bir şans olsa, o tuşa uzanıp bastığınızda bazı durumlar gerçek olsa yapar mıydınız? 

   Tabi olabilecek durumlar tamamen gerçekçi, mesela o tuşa bastığınızda geçmişe gidemiyorsunuz, yalnızca ileriye dönük olaylar olabiliyor. Mesela hafızanızdan bazı olayları silme şansı veriliyor size. Kötü, veya gereksiz, ya lanet olsun keşke yaşanmasaydı dediğimiz türden olaylar, unutmak istiyorum dediğimiz olaylar? Ne dersiniz? Keşke olsa ama olmayacak.

  Yaşım ilerledikçe keşke unutsam dediğim olayların sayısı artıyor. Sizin de artacak. illa kötü yönde değil. İyi yönde de. Keşke okuduğum veya izlediğim bir filmi unutsam da tekrar izlesem ve aynı duyguları yaşasam diyorum. Ve iyi yönde olan kısım sona eriyor. Buna karşın çok unutsam dediğim olaylar var? 

   En başta yaşadığım ilişkiler geliyor aklıma. Tabi illa karşı cinsle olanlar değil. Hemcins arkadaşlarım veya normal kız arkadaşlarıma yaşadıklarım. Söylenen sözler, yapılan doğru ve yanlışlar, keşke o zaman şunu da söyleseydimler, şunu söylemeseydimler… Sonra eski kız arkadaşlarım aklıma geliyor. Hepsi değil sadece bir kaçı. Bazen ara sıra ne yaptıklarını falan araştırıyorum. Aklıma geliyor çünkü. Sonra diyorum kendi kendime ben böyle bir insanla nasıl beraber oldum? Veya nasıl yakınlaştım? Keşke artık tamamen unutsam da artık böyle şeyleri düşünmesem. Yani hiç aklınıza gelmediğini, tarayıcı geçmişinizde yer almadığını öyle birisinin sizin için hiç var olmadığını düşünsenize. Her gün yolda yanınızdan geçen diğer yüzlerce insandan biri olduğunu? Keşke unutabilsem…

  Sonra sıraya platonik olarak sevdiğim kişiler geliyor. Nedense uzun zamandır kimseyi platonik olarak sevmedim. En son lisedeyken birisini sevmiştim. Sonradan o kişiyle yakınlaşma fırsatı elde ettim. Hayat bana bu şansı verdi inanabiliyor musunuz? Elbette hemen soğudum. İşte sonradan da anldım ki aşk böyle bir şey. Ben o kişiye gerçekten aşık olmuştum. Yaşadığım şeyleri sadece ben biliyorum. Hissettiğim duygular… Hepsi birer saçmalıkmış. Çünkü o kişiyi aslında tanımıyordum. Uzaktan görüyordum. Ben en arka sıralarda oturan bir birimsi o ise ön sıralarda oturan güzel kız? Sınıfta bile birbirimize uzaktık. Bu serüvende ben o kişiye karşı tarifsiz duygular hissediyorum ama ne ona ne de herhangi bir arkadaşıma paylaşıyorum bu hisleri. Zaten genel olarak gerçekte düşündüğüm ve hissettiğim şeyleri bilen kişi sayısı ne azdır… Hepsini bir arada bilen bir kişi bile yok. Eğer bir gün ölüp gidersem kimsenin gerçekten bilmediği, tanımadığı bir kara kutu olarak gideceğim. Neyse sonraları yakınlaştık. Konuşmaya başladık tabi buna ne kadar konuşma denebilirse. En azından hiç konuşmamak yerine az biraz konuşuyorduk. Sonraları buluştuk. Bir yerlerde oturduk, beraber yürüdük, tur attık, hatta inanabiliyor musunuz sarıldık bile birbirimize. Bunları böyle anlatıyorum çünkü bir platonik için bunların ne kadar önemli olduğunu vurgalamak istiyorum. Ha sonra ne oldu dersiniz? Sürpriz (bana bu kelimenin doğru yazılışını o öğretmişti): Meğersem ben o kızı sevmiyormuşum. Şaka gibi. Tüm o duygular, düşünceler, hisler hepsi bir illüzyonmuş. Hayal gücümde yarattığım o kızı seviyormuşum. Evet. Bu yakınlaşmadan sonra, hayal gücümde yarattığım kızla gerçek hayatta tanıştıktan sonra elbette ondan soğumam da uzun sürmedi. Ama yine de o kızı da ara sıra takip ediyorum. Ve tekrardan ne kadar saçmaca duygular içine girdiğimi hatırlıyorum. Keşke tamamen unutsam. 

  Ve diğer bir sürü boktan şey. Ama biliyor musunuz geceleri rahat rahat yatıp uyuyabiliyorum. Çünkü artık unutmaya başladım. Çok eskiden izlediğim bir film gibi. Artık sahneleri gelmiyor gözlerimin önüne. Bakalım sırada neler var unutmak isteyeceğim. Bilmiyorum. Tek bildiğim bildiklerimi unutmak istediğim.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Patates Kızartmaları ve Mutluluk

   Merhaba. Size kısa bir yazıda son zamanlarda yaşadığım ve beni mutlu eden bazı şeyleri anlatmak istiyorum. Bu yazı uzaktan bakınca size belki biraz şükürcü gelebilir ama kesinlikle öyle değil. Sadece birkaç yaşanan durum ve bu durumlar karşısında hissettiklerimi paylaşmak istiyorum.     Hani söylenegelen bir şey, bir soru var ya; mutluluk nedir? Ne olsa sizi mutlu ederdi? Hiç düşünüyor musunuz bunu? Bilmiyorum. Ben de çok fazla düşünmüyorum aslında. Yalnızca mutlu olduğumda hatırlıyorum bunu. Peki nasıl mutlu olduğumu öğrenmek ister misiniz?    Belki size anlamsız gelecek bunlar. Ama lütfen sadece bir an olsun beni anlamaya çalışın. Ben patates kızartmasını çok severim biliyor musunuz. Ama öyle gelişi güzel kızartmalardan bahsetmiyorum. Böyle şekli güzel olan, güzel kızarmış ve en önemlisi de sıcak olmalı. Sıcak olmayınca sevmiyorum. Belki siz de böylesinizdir. Peki toplu bir yaşam alanında yaşıyorsanız neler olur? Yemekler pek güzel olmaz genelde. Patatesler soğuktur, birbirine yap

Eski Olması Bir Filmi İzlenmez Kılar mı?

    Geçenlerde bir arkadaşıma bir film önerdim. Muhtemelen izlemişsinizdir. Filmin adı Forrest Gump. Ben normalde bu filmi 1998 yapımı sanıyordum. Meğersem film 1994 yapımıymış. Her neyse arada sadece 4 yılcık var ne olacak diyebilirsiniz ve haklısınız size katılıyorum. Sonuçta ikiside eski filmler.    Peki önerimin sonrasında ne oldu? Filmin yapım yılını gördü ve 1994 mü sg dedi bana. Ben de sen filmden ne anlarsın kültürsüz yaratık gibi bir söz söyledim ona. Elbette arkadaşımın böyle bir tepki vermesini anlıyorum aşırı derecede haksız sayılmaz. Çünkü bir noktada ben de eski filmlere böyle ön yargılıydım, sonra bir noktada kırdım bu ön yargıyı.     Starwars sever misiniz? Hiç duydunuz veya izlediniz mi? Starwars güzeldir. Tavsiye ederim. Yüzüklerin efendisi gibi iyi ve kötünün mücadelesini işleyen etkili bir şekilde izleyen nadir filmlerdendir diyebilirim. Ben de çoğu insan gibi eski filmlere karşı ön yargılıyken (elbette 99 yapımı- 98 yapımı filmleri izlemişliğim vardı) bir gün evde