Ana içeriğe atla

Yenilmez • Stanislaw Lem Kitap incelemesi



Yenilmez - Stanislaw Lem Kitap incelemesi

İthaki Yayınları baskısını aldım. İnternetten de başka bir baskıyı epub formatında indirip iksini karşılaştırmalı olarak okudum. Kitap hakkında ve çevri hakkında söyleyeceklerim var. İlk önce çevriden bahsedeyim. Kitap Lehçeden çevrilmiş. Ayrıca kitap normal bir günlük dil değilde biraz daha teknolojik bilimkurgu diline sahip. Ayrıca ingilizce olmaması kendini belli ediyor. Betimlemeler yer yer fazla ve cümleler yer yer uzun. Size tavsiyem İthaki baskısını kapağına aldanıp almayın cidden çevrisi bana çok amatör ve sallamasyon gibi geldi. Yani çevirisi kötü diyebilirim rahat rahat. Başka bir yayınevi baskısı bulursanız onu alın. 

Kitaba gelirsek. Kitap gerilim demişler fakat direkt gerilim diyip kestirip atmak saçma olur. Kitap baştan sona bilimkurgu temasını taşıyor bir kere belirteyim. Yani bazı sözde bilimkurgu eserleri gibi 300 sayfa kitabın 10 sayfası bilimkurgu tarzında değil. Baştan sonra uzay gemisiydi enerji kalkanıydı antimadde silahıydı gidiyor. Kitap farklı bölümlere sahip her bölümün farklı bir teması var ilk bölümler gizem dedektiflik temasına sahipken sonlara doğru bir ara aksiyon geri kalan da survival gerilimi tarzına dönüşüyor. Yani tekdüze bir kitap değil dinamik bir tema ve konu var. Ayrıca kitabı okuyorsunuz sürükleyici ama 1 sayfa sonra ne olacağını tahmin edemiyorsunuz. Diyalog çok yok fakat olan yerler de çok kaliteli.

Ayrıca kitabı okurken sürekli filmi olsa ve işi bilen biri tarafından sinemaya uyarlansa efsanevi bir bilimkurgu klasiği olur diye defalarca geçirdim içimden.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilmemekception

Alışmışız. Neye alışmışız? Düz görmeye. Yüzeysel ve sığ görmeye alışmışız. Tıpkı sigara içmeye, şeker kullanmaya veya sabah kahvaltı yaparken haber izlemeye alışmak gibi. Bu alışkanlıkların bazılarından kurtulmak kolay bazılarından zor. Eğer yeterince yapmazsanız bu aktiviteleri yapmanın artık aklınıza gelmediğini fark edeceksiniz. Yüzeysel veya sığ görmekten kurtulmak ise neredeyse imkansız. Çünkü bu durumda olan bir insan hangi durumda olduğunu bilmiyordur. Bilmemek ne kadar kötüyse bilmediğini bilmemek, hatta bilmediğini bilmediğini bilmemek; bilmemekception durumunda olmadığımızın hiçbir kanıtı yok. Tanrı bile bilmediği bir şey olup olmadığını bilemez. Tanrının olup olmadığını bilmiyoruz fakat biz varız. Bizim durumuzu açıklayan çok sevdiğim bir alegori var. Hiç yağmur yağarken evinize yürüdünüz mü? Peki yere bakarak yürüdünüz mü? O şeye dikkat ettiniz mi? Evet su birikintisine. İşte sonraki sefer o su birikintisine daha dikkatli bakın. Çünkü o çok ilginç bir düşünceye sahip...

Saf İyilik İmkansızdır (1)

     Size bir iki süslü, bir iki de süsüz kelime kullanarak iyilik diye bir şeyin olmadığını olamayacağını, bunun imkansız olduğunu, olsa bile sanal olduğunu anlatacağım. Sanal derken demek istediğim insanları kapsamayan bir şey olması. İnsan dışında bir canlı veya cansız varlık iyilik yapabilir fakat bu sefer de o canlının veya cansızın yaptığı şeyin iyi veya kötü olmasını yine biz insanlar değerlendirdiğimiz için bize bağlı olan fakat bizim yapamadığımız bir kavramdan söz ediyorum.   Peki neden böyle düşünüyorum? Çünkü böyle düşünmem için geçerli sebeplerim var ve bunları size sıralayacağım ve düşünmenizi istiyorum; vermek istediğiniz mantıklı bir cevap varsa e-posta olarak veya yorum olarak yazın okumaktan memnun olurum.   Şimdi gelelim iyilik var mıdır? Elbette iyilik vardır. Zaten benim düşünceme göre bir şey yoksa o şeyden haberimiz olmaması gerekir. Ha böyle dediğim zaman hemen şap diye bana yapıştırın o zaman neden ateistsin o halde tanrı var senin düşün...

At Koşturma Hürriyetinin Geometrisi

     Hiç bir at gördünüz mü? Peki ata binen bir adam? Peki 4 nala at koşturan bir adam? Son olarak bir topluluk içinde kafasına göre at koşturan ve sağa sola emirler yağrdıran (eyyyy, sen kimsin gibi) sözleri meşur olan birisini gördünüz mü? O halde hazır olun ve atlarınızı saklayın. Görürsem fısıldarım.      At koşturma hürriyetini anlamak için öncelikle toplumu anlamak gerekir. Toplumu kimler oluşturur ve insanları nasıl profillere ayırabiliriz bunun üzerine bir makale yayınlayacağım ilerde ama mecburen diğerlerinin spoilerini vermek durumundayım. Benim ölçümlerime göre bu diğerlerinin oranı %40 civarı. Peki kimdir bunlar ve at koşturma hürriyetiyle ne alakası var. Öncelikle burda kimseyi diğerleştirme ve ötekileştirme yok sadece bir nickname bu istersen bayagalar veya gözlüklü atlar diyebilirsin diğerlerine. Üzerine oturduğum organı sağlama aldığıma göre devam edebiliriz. Bu diğerleri dediğimiz insanlar aslında bir pradoksun sonuçlarıd...