Ana içeriğe atla

Sen Bir Ölümlüsün



     Size okulu tatilin bittiğini sınav haftasını hatırlatan bir arkadaşınız illaki olmuştur. Ben ise size çok daha büyük ve daha büyük bir olayı hatırlatmak istedim. Öleceğiz. Evet Öleceğiz öleceksiniz.

     Aranızda ölümlü olanlar var bunu hepimiz biliyoruz. Ama gördüğüm kadarıyla bazılarımıza bunu haber vermemişler. Ne yazık. Merak etmeyin bu büyük hizmeti üstleniyorum ve haykırıyorum siz ölümlülere öleceksiniz. Böyle şeyler duyduktan sonra belki aklınıza öbür tarafta yaşayacaklarınızla ilgili kelimeler yazacağım gelebelir ama hayır öyle birşey yapmayacağım. Ben daha çok bu tarafta olanlarla ilgeliniyorum ve eğer yeterince şanslıysanız bu yazıda nasıl ölümsüz olabileceğinizi bulacaksınız. Şimdi senden bir isteğim var birşey düşünmeni istiyorum en son ne zaman gerçekten mutlu oldun? Bu soruyu ciddi anlamda düşünmeni istiyorum ama senden beklediğim maddi ve bu dünyada elde edebileceğin bir mutluluk değil. Senden beklediğim sadece senin ve senin gibi olanların senin gibi düşünenlerin dışarıda olmayan sadece kendi içlerine bakarak görebileceği bir mutluluk. Evet en son ne zaman sahip oldun bu kadar büyük bir mutlulğa. Peki bu kolay soruydu. Şimdi birde zor soruyu soralım. En son ne zaman gerçekten mutsuz üzgün çaresiz hissetin. Yine maddi durumlardan kaynaklanan değil. Mesela bir karadeliğin içinin dışından görülebilmesi imkansız ve içine girilebilmeside imkansız(canlı olarak) ve sen de sadece zihninde tecrübe edebildiğin bu çaresizliğin merakla birleştiği durumu en son ne zaman yaşadın? Sanırım bu iki durumuda yaşadığın pek tecrüben yok. Bu konu hakkında daha sonra daha detaylı düşünmelisin bence önemli bir konu bu. Ama iki yönden önemli. Sana canını sıkmamanı söylüyorum. Çünkü kısacık bir ömrün var göz kapayıncaya kadar bile değil. Bu yüzden canını saçma sapan şeylere sıkmayı bırak artık. Başkalarını dinlemeyi saçma sapan masallara inanmayı bırak. Mutlu ol. Öyle bir şekilde mutlu ol ki başka şansın olmayacak gibi. Öyle üzül ki birdaha asla üzülemeyecek gibi. Ama bunlardan daha önemli olan başka bir durum daha var. Birisini kurtar. Neye mal olursa olsun. Herkes yanlış söylese bile herkes düşmanın olsa bile her zaman doğruyu söyle. Unutma sana inanıyorum ve yanındayım.

     Artık bazı şeyleri geride bırakma vakti geldi. Artık başkalaranın senin yerine düşünmesine izin verme. Artık kendin olma vaktin geldi. Kısacık bir hayatın var ve bunu yaşamalısın. Belki sende sonsuza kadar yaşayacağına inan egoistlerden birisin. Belkide çok eminsin bundan ama ya yoksa? Başka bir şansın olmayacak. Savunmasız bir çocukken esir alınıp sana kodlanan doğrulardan kendi başına kendi çabalarınla arındığında özgür olacaksın. Hapsolduğun bu kuyudan seni kurtarmaya kimse gelmeyecek. Kapağı kapalı derin bir kuyudasın etrafın manzara resimleriyle dolu. Gerçek değiller. Gerçek olduğuna inandırıldın sadece. Fakat artık biliyorsun gerçeği. Eğer hoşuna gitmez ise kuyuna yine geri dönebilirsin ama bi bakmalısın yukarıya. Sana mutluluğu veya cenneti vadetmiyorum. Sadece gerçekler hepsi bu.

Bu yazıyı yazarken dinlediğim efsane müziğe ulaşmak için:

(reklamlıya tıklayarak bana destek olabilirsin)

Sonsuza Kadar Müzik Olalım

reklamlı link

reklamsız link

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Patates Kızartmaları ve Mutluluk

   Merhaba. Size kısa bir yazıda son zamanlarda yaşadığım ve beni mutlu eden bazı şeyleri anlatmak istiyorum. Bu yazı uzaktan bakınca size belki biraz şükürcü gelebilir ama kesinlikle öyle değil. Sadece birkaç yaşanan durum ve bu durumlar karşısında hissettiklerimi paylaşmak istiyorum.     Hani söylenegelen bir şey, bir soru var ya; mutluluk nedir? Ne olsa sizi mutlu ederdi? Hiç düşünüyor musunuz bunu? Bilmiyorum. Ben de çok fazla düşünmüyorum aslında. Yalnızca mutlu olduğumda hatırlıyorum bunu. Peki nasıl mutlu olduğumu öğrenmek ister misiniz?    Belki size anlamsız gelecek bunlar. Ama lütfen sadece bir an olsun beni anlamaya çalışın. Ben patates kızartmasını çok severim biliyor musunuz. Ama öyle gelişi güzel kızartmalardan bahsetmiyorum. Böyle şekli güzel olan, güzel kızarmış ve en önemlisi de sıcak olmalı. Sıcak olmayınca sevmiyorum. Belki siz de böylesinizdir. Peki toplu bir yaşam alanında yaşıyorsanız neler olur? Yemekler pek güzel olmaz genelde. Patatesler soğuktur, birbirine yap

Unutmak İstiyorum

    Keşke bir tuş olsa. Rengi önemli değil; size hangisi hoş geliyorsa o olabilir. Kırmızı mesela. Genelde filmlerde tuşlar kırmızı renkli oluyor. Gerçi gerçekte de kırmızı renkli oluyorlar. Neyse işte. Bir tuş olsun demiştik ama bu tuş gerçekte değil zihnimizde olsun? Evet evet zihnimizde. Böyle gidip elinizle ulaşabileceğiniz bir noktada değil. Bu bir şans olsa, o tuşa uzanıp bastığınızda bazı durumlar gerçek olsa yapar mıydınız?     Tabi olabilecek durumlar tamamen gerçekçi, mesela o tuşa bastığınızda geçmişe gidemiyorsunuz, yalnızca ileriye dönük olaylar olabiliyor. Mesela hafızanızdan bazı olayları silme şansı veriliyor size. Kötü, veya gereksiz, ya lanet olsun keşke yaşanmasaydı dediğimiz türden olaylar, unutmak istiyorum dediğimiz olaylar? Ne dersiniz? Keşke olsa ama olmayacak.   Yaşım ilerledikçe keşke unutsam dediğim olayların sayısı artıyor. Sizin de artacak. illa kötü yönde değil. İyi yönde de. Keşke okuduğum veya izlediğim bir filmi unutsam da tekrar izlesem ve aynı duygula

Eski Olması Bir Filmi İzlenmez Kılar mı?

    Geçenlerde bir arkadaşıma bir film önerdim. Muhtemelen izlemişsinizdir. Filmin adı Forrest Gump. Ben normalde bu filmi 1998 yapımı sanıyordum. Meğersem film 1994 yapımıymış. Her neyse arada sadece 4 yılcık var ne olacak diyebilirsiniz ve haklısınız size katılıyorum. Sonuçta ikiside eski filmler.    Peki önerimin sonrasında ne oldu? Filmin yapım yılını gördü ve 1994 mü sg dedi bana. Ben de sen filmden ne anlarsın kültürsüz yaratık gibi bir söz söyledim ona. Elbette arkadaşımın böyle bir tepki vermesini anlıyorum aşırı derecede haksız sayılmaz. Çünkü bir noktada ben de eski filmlere böyle ön yargılıydım, sonra bir noktada kırdım bu ön yargıyı.     Starwars sever misiniz? Hiç duydunuz veya izlediniz mi? Starwars güzeldir. Tavsiye ederim. Yüzüklerin efendisi gibi iyi ve kötünün mücadelesini işleyen etkili bir şekilde izleyen nadir filmlerdendir diyebilirim. Ben de çoğu insan gibi eski filmlere karşı ön yargılıyken (elbette 99 yapımı- 98 yapımı filmleri izlemişliğim vardı) bir gün evde