Ana içeriğe atla

Okumama Hakkına Sahipsiniz (2)


   Kıdemli Çavuş Murat Kösle ters bir adam değildi. Herkesle arasının iyi olduğu söylenemezdi ama karakterli bir adam olduğu kesindi. Çok fazla kişiyle iyi olup tiyatro oynamaktansa kendi arkadaş gurubunda, olduğu gibi hissettiği gibi davranır ve mutlu olurdu. Bazen muzip olurdu. Mesai arkadaşlarına takıldığı ve bu yüzden küçük kavgalar atlattığı olmuştu. Kimse de onu suçlayamazdı çünkü yaptığı iş zor bir işti. Çoğu arkadaşına kıyasla sigara içmezdi. Bu yüzden stressini atmak için ya spor yapardı ya da böyle ufak şakalarla deşarj olurdu. Son zamanlarda işler yoğundu. Bu yüzden fazla spor yapacak zamanı kalmıyordu. Kalan zamanında da zaten yorgun olduğu için erkenden yatmak durumunda kalıyordu. Çok fazla günü kalmamıştı. Bir iki aya yeni görev yenine tayin olacaktı. Artık rahatlama zamanları geldi diyordu. Suç araştırmadan yorulmuştu. Suç araştırmada çalıştığını ilk kez duyanlar içlerinden veya bazen de dışlarından “vaay” çekiyor rahatsınız diyordu. Ne de olsa saç sakal serbest sivil geziyorlardı. Murat ise bir de bana sorun diyordu içinden. İnsanlar neden bu kadar yatmaya ve çalışmamaya meraklıydı? Tamam itiraf etmek gerekirse O da şimdi biraz daha rahat bir pozisyonda çalışmak istiyordu ama bunu hak ettiğini de düşünüyordu. Burada çalıştığı iki yıllık sürede sayısız olay çözmüş, sayısız faili belirsiz olayı aydınlatmıştı. Bağlantıları sağlam kuruyordu, bir adım geri çekilip olayı incelemeyi iyi beceriyordu, fikirleri konusunda saplantılı değildi. Ama en önemlisi sağlam bir ortağı vardı. Bu işte ortak en önemli etkenlerden birisidir derdi. Bazen sizin göremediğinizi de görürler, düşünemediğinizi de düşünürler bazense sadece boş bir söz söylerler. İşte o boş sözler yeri gelir hiç beklenmedik şekilde zihninde ilginç bağlantı yolları oluşturur ve olayları çözerlerdi. Murat’ın ortağı da kendisiye aynı rütbede olan, iç bölgelerde büyümüş yeri geldiğinde dindar yeri geldiğinde muzip yeri geldiğinde efendi olmasını bilen Kıdemli Çavuş Ahmet Nadir’di. Ahmet sesi yüksek çıkan bir adamdı. Ara sıra sesin çok yüksek çıkıyor şeklinde ikaz edildiği olurdu. Nadiren alıngan olduğu, kendisine söylenen şeyleri maksadı dışında algılayıp “Ama artık yeter bu kadar da olmaz” gibi cümleler sarf ettiği olurdu. Yine de Ahmeti tanıyanlar onun sıcak ve saf bir kalbi olduğunu, bile isteye kimseyi kırmak istemediğini bilirler ve yaptığı bu ani ve şiddetli çıkışları o gün yaşadığı yoğunluğa bağlarlar fazla büyütmeden geçerlerdi. 

  -Trafikçiler ne halt yapıyor inan hiç bilmiyorum abi. -Murat Kösle bu saate olay çıkmasına biraz sinirlenmişti. Rutin bir trafik kazasına onu neden çağırdıklarını hiç merak etmiyordu.- Zaten bizi çağırmasalar düzgün olur. O zaman da verim artar falan. Bunlar da bir işi düzgün yapamadıklarından bizi çağırmak zorundalar. dedi Ahmet Nadire.

-Bi dur hele Murat’ım dedi Ahmet Nadir. Gelen bilgiler bu işin içinde bir iş olduğuna işaret amma görecez bakalım. -Murat Kösle ne kadar güzel ve anlaşılır konuşuyorsa Ahmet Nadir de o kadar ağızlı konuşuyordu. Ama onu dinlemesi aşırı derecede keyifliydi çünkü gerek telaffuzları gerek kullandığı kelimeler ve onları kullanma biçimleri herkesi hem güldürür hem kendine çekerdi.-


  Yaklaşık otuz dakikalık bir araba yolculuğundan sonra kaza mahaline ulaştılar. Arabadan ilk inen Ahmet Nadir oldu. Kaza mahalinde bekleyen polis ve jandarmalara doğru ilerliyordu. Murat Kösle de motoru kapattı, telefonunu ve lazım olabilecek boş kağıt ve birkaç evrağı içeren dosyasını kolunun arasına aldıktan sonra arabadan dışarı çıktı, Ahmet Nadir’e göre daha nazik bir kapı kapatışı yaptıktan sonra kapıları kitledi ve o da az önce Ahmet Nadir’in ilerlediği istikamette yürümeye başladı. Olay yerine vardığında Ahmet de kendini daha yeni tanıtıyor bir yandan da üstün körü etrafa göz gezdiriyordu. 

  -Kıdemli Çavuş Ahmet Nadir, sanırım dosyayı bize kitlediniz memur bey. 

-Ee Komutan yapacak bir şey yok burası sizin bölgenizin sınırları. Artık top sizde. İyi geceler

-Size de hayırlı geceler kardeşim. dedi Ahmet Nadir. Sonra Murat Kösle’ye döndü ve Tabi sıradan bir ölüm oldu mu bölge bizimdir Murat’ım dedi. Nası da olsa stadyum değil burası. Neyse hadi baham dedi ve olay mahalinde kendilerinin gelmesini bekleyen jandarma nöbetçi asayiş ekiplerinin yanına yürüdüler.

-Astsubay Kıdemli Çavuş Murat Kösle. Elimizde ne var beyler? Ve savcıyla iletişimde bulunanınız oldu mu?

-Astsubay Çavuş Ali Gündüz, komutanım olayı evlerine gitmekte olan ve deminden karşılaştığınız iki polis memuru fark ediyor, ardından olay jandarma bölgesinde gerçekleştiği için bize haber veriyorlar. İlk incelememiz sırasında sıradan bir trafik kazası sansak da sonradan bulduğumuz not işin rengini değiştirdi komutanım. Ölen şahsın bir kaza sonucu ölmediği, tam tersine bir şekilde öldürüldüğü veya en iyi ihtimalle intihar ettiğini düşünüyoruz. 

-Peki Bu sonuca nereden geldiniz dedi Ahmet Nadir. 

-Komutanım şahısın arabasında yapılan ilk incelemede polis memurları çok ilginç bir olayla karşılaşıyorlar kırılmış ön camın hemen önünde arabanın konsolunun üstünde bir not gözlerine çarpıyor. Kendileri yine de notu ellemiyorlar ve muhtemelen intihar diyerekten bize passlıyorlar komutanım. Notu aldığımızda üstünde Okumama Hakkına Sahipsiniz yazıyor. İçersinde ise Rustin Withson adında bir kişinin doğum ve ölüm tarihi yazıyor. İlginç olan nokta şu ki ölüm tarihi dün yani 24 Mart tarihini işaret ediyor ve ilginç olan ölüm saati de yazıyor. Evet ölüm saati de 22.06 olarak yazıyor komutanım. Yaklaşık 4 saat önce. Şu an tam kesin saati belirleyemedik ama trafik kazasının yaklaşık olarak yazan saatte gerçekleştiğini düşünüyoruz. 

-Savcıyla iletişime geçtiniz mi?

-Geçtik komutanım, kendisi olayın araştırılmasını, intihardan tamamen emin olmadan dosyayı intihar diyerek kapatmamızı suç araştırmadan bir ekibin olayı araştırma noktasında da destek olması gerektiğini söyledi. 

-Savcıya nottan bahsetmediniz mi? 

-Komutanım sanırım savcımız fazla polisiye okumuş dedi Astsubay Çavuş Ali Gündüz. Artık uykusunun geldiğini gitmek istediğini gözleriyle bize anlatmaya çalışıyordu. 

-İyi bari adli o zaman bir ekip gelsin de cesedi götürüp incelesinler yazdığınız tutanağı getirin de imzalayalım olay mahalinin de detaylı fotoğraflarını çekin. Ha evet olay yeri inceleme gelsin başka bir not var mı veya herhangi bir ipucu var mı aydınlatsın bizi dedi Murat Kösle.

-Emredersiniz Komutanım, yalnız şey… Biz daha tutanağı yazmamıştık da… Uygun Görürseniz Hemen Yazalım dedi Astsubay Çavuş Ali Gündüz

-Ee hadi iki dakka yazın da gidek saat geç oldu dedi Ahmet Nadir. Geri kalan işleri de olay yeri inceleme halleder, hadi.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Olması Bir Filmi İzlenmez Kılar mı?

    Geçenlerde bir arkadaşıma bir film önerdim. Muhtemelen izlemişsinizdir. Filmin adı Forrest Gump. Ben normalde bu filmi 1998 yapımı sanıyordum. Meğersem film 1994 yapımıymış. Her neyse arada sadece 4 yılcık var ne olacak diyebilirsiniz ve haklısınız size katılıyorum. Sonuçta ikiside eski filmler.    Peki önerimin sonrasında ne oldu? Filmin yapım yılını gördü ve 1994 mü sg dedi bana. Ben de sen filmden ne anlarsın kültürsüz yaratık gibi bir söz söyledim ona. Elbette arkadaşımın böyle bir tepki vermesini anlıyorum aşırı derecede haksız sayılmaz. Çünkü bir noktada ben de eski filmlere böyle ön yargılıydım, sonra bir noktada kırdım bu ön yargıyı.     Starwars sever misiniz? Hiç duydunuz veya izlediniz mi? Starwars güzeldir. Tavsiye ederim. Yüzüklerin efendisi gibi iyi ve kötünün mücadelesini işleyen etkili bir şekilde izleyen nadir filmlerdendir diyebilirim. Ben de çoğu insan gibi eski filmlere karşı ön yargılıyken (elbette 99 yapımı- 98 yapımı filmleri izlemişliğim vardı) bir gün evde

Patates Kızartmaları ve Mutluluk

   Merhaba. Size kısa bir yazıda son zamanlarda yaşadığım ve beni mutlu eden bazı şeyleri anlatmak istiyorum. Bu yazı uzaktan bakınca size belki biraz şükürcü gelebilir ama kesinlikle öyle değil. Sadece birkaç yaşanan durum ve bu durumlar karşısında hissettiklerimi paylaşmak istiyorum.     Hani söylenegelen bir şey, bir soru var ya; mutluluk nedir? Ne olsa sizi mutlu ederdi? Hiç düşünüyor musunuz bunu? Bilmiyorum. Ben de çok fazla düşünmüyorum aslında. Yalnızca mutlu olduğumda hatırlıyorum bunu. Peki nasıl mutlu olduğumu öğrenmek ister misiniz?    Belki size anlamsız gelecek bunlar. Ama lütfen sadece bir an olsun beni anlamaya çalışın. Ben patates kızartmasını çok severim biliyor musunuz. Ama öyle gelişi güzel kızartmalardan bahsetmiyorum. Böyle şekli güzel olan, güzel kızarmış ve en önemlisi de sıcak olmalı. Sıcak olmayınca sevmiyorum. Belki siz de böylesinizdir. Peki toplu bir yaşam alanında yaşıyorsanız neler olur? Yemekler pek güzel olmaz genelde. Patatesler soğuktur, birbirine yap

Unutmak İstiyorum

    Keşke bir tuş olsa. Rengi önemli değil; size hangisi hoş geliyorsa o olabilir. Kırmızı mesela. Genelde filmlerde tuşlar kırmızı renkli oluyor. Gerçi gerçekte de kırmızı renkli oluyorlar. Neyse işte. Bir tuş olsun demiştik ama bu tuş gerçekte değil zihnimizde olsun? Evet evet zihnimizde. Böyle gidip elinizle ulaşabileceğiniz bir noktada değil. Bu bir şans olsa, o tuşa uzanıp bastığınızda bazı durumlar gerçek olsa yapar mıydınız?     Tabi olabilecek durumlar tamamen gerçekçi, mesela o tuşa bastığınızda geçmişe gidemiyorsunuz, yalnızca ileriye dönük olaylar olabiliyor. Mesela hafızanızdan bazı olayları silme şansı veriliyor size. Kötü, veya gereksiz, ya lanet olsun keşke yaşanmasaydı dediğimiz türden olaylar, unutmak istiyorum dediğimiz olaylar? Ne dersiniz? Keşke olsa ama olmayacak.   Yaşım ilerledikçe keşke unutsam dediğim olayların sayısı artıyor. Sizin de artacak. illa kötü yönde değil. İyi yönde de. Keşke okuduğum veya izlediğim bir filmi unutsam da tekrar izlesem ve aynı duygula