Ana içeriğe atla

Türkiye'de Cinsellik (1)



  Genelde bu konular konuşulurken Türk Kadını suçlanır, Türk kadını da Türk Erkeğini suçlar fakat birisini suçlamadan önce bir dönün önce aynaya bakın. Bu arada bu konu çok aşırı uzun ve detaylı dallanıp budaklanan bir konu yeri geldiğinde ilgi olmaya devam ederse yazarım.

Türk erkeklerinin %70'inin beyni cinsellikten başka hiçbir şeye çalışmaz, kafası başka hiçbir şeye basmaz yani. Türkiye'de de cinsellik bir tabu olduğundan dolayı yani normal, sıradan bir kız arkadaşınızla cinsel bir ilişkiniz genelde olmadığından dolayı bu kafası cinsellikten başka hiçbir şeye çalışmayan sex ile yatıp sex ile kalkan sözde erkekler de, cinsel ilişkiye girebilecekleri kızları ararlar. Böyle kızlar Türkiye'de yok mu elbette var fakat o kısma daha sonra geleceğim. O yüzden bu kafadaki erkekler yerli yabancı her kıza yazarlar; olay bu yani, cinselliğin de tabu olmadığı ülkelerden kızlara yazmak da işlerine gelir çünkü hem kızları elde etmenin, konuşmanın, ve cinselliğe ulaşmanın daha kolay olduğunu düşünürler. Zaten bu kafa yapısındaki insanların derdi yabancı, kadın falan değil, damacana bidon ne olursa fark etmez bu sapıklara. Geriye kalan erkeklerin de ancak yarısı doğru düzgün ilişki kurulabilecek erkeklerdir. Yani erkeklerin %15'lik kısmı belki bu bile çok olabilir. 

Buna karşın gerçekten kültürlü, karakterli, güzel kızların oranı Türkiye'de abartmadan söylüyorum %10-15 hatta bu bile bence çok yüksek bir oran. Ne oluyor? Zaten bu sapık güruh her kıza yazıyor. O yüzden artık kadınlar her erkeği cinsellikten başka bir şey düşünmeyen organizmalarla aynı kefeye koyuyor bu bir. Kadınlarla ön yargı olmadan tanışmak çok zor oluyor. Hatta imkansız oluyor.

İkinci olarak yine kadın başına düşen erkek sayısı kafa kafaya olmasına rağmen bu sapık güruhtan bir erkek 100 kıza yazdığından dolayı oran 1 e 100 oluyor. O yüzden de kadınlar zaten sizi dinlemiyor bile. Yazan çok illa başka birini bulurum kafasındalar. Bu da normal erkekleri iyice kadınlardan soğutuyor. En azından bazılarını. Zaten Türkiye'de  istese boş kalacak kız sayısı 20 falandır. Bir kadın istediği anda kendine iyi kötü bir hatta ne biri belki altı-yedi sevgili bulabilir. Demek istediğim şu: Türkiye'de kadınların çoğu genel olarak erkeklere birey olarak da değer vermiyor. Erkekler de aynı şekilde. Kadınları cinsel obje olarak görüyorlar. Kadınlar nasıl görüyor bu konuda hiçbir fikrim yok kadınları yorumlara bekliyoruz. Aslında fikrim var ama siz yine de yazın. Sizce kadınlar erkekleri ne olarak görüyor? Cüzdan mı, kas yığını mı? Baba adayı mı? 

Erkek olarak Zengin veya Ortalamanın üstünde bir yakışıklılığınız yoksa Türkiye'de bir kadın seçmeniz ve onun da sizi seçmesi erkek olarak çok zor. Bu yüzden karşılıklı olarak birbirini seçmek, saygı ve sevgi, aynı zamanda farklı ve tabulardan uzak kültürlerden kadınlar arıyor bazı erkekler. Kadınlar da arıyor. 

Ha bu arada kadınların da böyle olması hatta erkeklerin de böyle olması toplumsal bir sorun. Zaten bu konuda yapılan yorumları okursanız veya konuşulanları dinlerseniz sebebini anlarsanız. Adamın kafası ben her şeyi yapayım ama kadın iffetini korusun, korumalı, ona ilk ben sahip olmalıyım kafası. kimseyle bir şey yaşamasın, falan. Bir de böyle erkekler kendilerine laf arasında saf olarak tanımlar. Neymiş bazı kadınlar yeri gelince her türlü erkekle gençliğinde takılır sonra da evlenme yaşı gelince saf, efendi, temiz (yani kendileri aslında) adamı alırlarmış, isterlermiş. Böyle diyen erkeğin suçladığı o kadının önceden beraber olduğu erkekler gibi olmamasının tek sebebi yapamamasıdır. Gerçekten iffetli bir erkek olduğuna inanmıyorum. Zaten iffet diye bir şey olduğuna da inanmıyorum. Çünkü nasıl kadın her ayda 1 kere üreme dönemine girerse erkek denen yaratık da maks 2 günde bir üreme dönemindedir. Cinsellik normal bir şeydir. yapılmaması gereken kötü bir şey veya yapınca size bir şey katan bir şey kazandığınız bir şey değildir. Hapşırmak, öksürmek, yürümek gibi gayet doğal bir aktivitedir. Erkek egemen, saçma sapan ahlak kuralları olan ve bu ahlak kurallarını kendinden zayıf, güçsüz, fakir olana dayattığımız için bu haldeyiz, farklı sebepleri de olabilir ama genel olarak sorunlar bunlar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilmemekception

Alışmışız. Neye alışmışız? Düz görmeye. Yüzeysel ve sığ görmeye alışmışız. Tıpkı sigara içmeye, şeker kullanmaya veya sabah kahvaltı yaparken haber izlemeye alışmak gibi. Bu alışkanlıkların bazılarından kurtulmak kolay bazılarından zor. Eğer yeterince yapmazsanız bu aktiviteleri yapmanın artık aklınıza gelmediğini fark edeceksiniz. Yüzeysel veya sığ görmekten kurtulmak ise neredeyse imkansız. Çünkü bu durumda olan bir insan hangi durumda olduğunu bilmiyordur. Bilmemek ne kadar kötüyse bilmediğini bilmemek, hatta bilmediğini bilmediğini bilmemek; bilmemekception durumunda olmadığımızın hiçbir kanıtı yok. Tanrı bile bilmediği bir şey olup olmadığını bilemez. Tanrının olup olmadığını bilmiyoruz fakat biz varız. Bizim durumuzu açıklayan çok sevdiğim bir alegori var. Hiç yağmur yağarken evinize yürüdünüz mü? Peki yere bakarak yürüdünüz mü? O şeye dikkat ettiniz mi? Evet su birikintisine. İşte sonraki sefer o su birikintisine daha dikkatli bakın. Çünkü o çok ilginç bir düşünceye sahip...

Saf İyilik İmkansızdır (1)

     Size bir iki süslü, bir iki de süsüz kelime kullanarak iyilik diye bir şeyin olmadığını olamayacağını, bunun imkansız olduğunu, olsa bile sanal olduğunu anlatacağım. Sanal derken demek istediğim insanları kapsamayan bir şey olması. İnsan dışında bir canlı veya cansız varlık iyilik yapabilir fakat bu sefer de o canlının veya cansızın yaptığı şeyin iyi veya kötü olmasını yine biz insanlar değerlendirdiğimiz için bize bağlı olan fakat bizim yapamadığımız bir kavramdan söz ediyorum.   Peki neden böyle düşünüyorum? Çünkü böyle düşünmem için geçerli sebeplerim var ve bunları size sıralayacağım ve düşünmenizi istiyorum; vermek istediğiniz mantıklı bir cevap varsa e-posta olarak veya yorum olarak yazın okumaktan memnun olurum.   Şimdi gelelim iyilik var mıdır? Elbette iyilik vardır. Zaten benim düşünceme göre bir şey yoksa o şeyden haberimiz olmaması gerekir. Ha böyle dediğim zaman hemen şap diye bana yapıştırın o zaman neden ateistsin o halde tanrı var senin düşün...

Okumama Hakkına Sahipsiniz (1)

   Stephen Hawking ünlü bir fizikçi. İllaki hepimiz bu adamı duyduk, “The theory of everything” filmini izledik, karadelikler hakkındaki kısa kitabını okuduk ve evrenin kısa tarihi kitabını da gördük mutlaka. Bilmiyorum Hawking diyince sizin aklınıza ne geliyor fakat bu adam beni iki önemli konuda çok etkilemişti. Birincisi şu (ki benim yazılarımı biraz okuduysanız zaman konusuna, kader konusuna takıntılı olduğumu biliyorsunuzdur) Gelecekten gelen zaman yolcuları hiç görmüyoruz. (en azından gerçekten gelenleri) çünkü daha herhangi bir zaman makinesini icat etmedik. Evet bu söz belki ona ait değildir ama ben ona ait olduğunu bir yerlerde okumuştum. Peki burda bize ne anlatmak istiyor? Biz zaman makinesi icat ettiğimizde aslında sıfır noktasını başlatmış olacağız. Bu bizim platformumuz olacak ve gelecekten, geçmişe gelinebilecek yeri zamansal ve mekansal olarak yapmış olacağız. Biraz fazla mı teorik kaçtı? O zaman izin verin şöyle bir alegoriyle açıklayayım. İhtiyacımız olan bir...