Ana içeriğe atla

Gerçeklerden Kaçış, Din ve Sigara bağıntısı


  Gerçekleri ya kabul edersiniz ya da onlardan kaçarsınız. Ama sonsuza kadar da kaçamazsınız. Gerçekleri değişemezsiniz. Üstünü örtebilirsiniz belki. Ama bunu da sonsuza kadar yapamazsınız. Bir noktada patlar. Gerçeklere karşı savaş veremezsiniz. Gerçekler her zaman kazanır; er yada geç ortaya çıkar gerçekler. 

  

  Siz uyutabilirsiniz insanları hatta yetmezse kendinizi de uyutabilirisiniz. Elinize ne geçer? Çok şey geçer. Neden geçer peki? Neden elinize çok şey geçer? Çünkü öbür dünya yok kardeşlerim. Öbür dünya olsaydı eğer yaptıklarınızın cezasını çekerdiniz. Ama yok. Kaldı ki sizin bu dünyada yanlış yaptığınızı ve hata ettiğinizi kabul etmeniz belki size vicdan azabı yaratabilir. Öbür dünyaya inanabilirsiniz ve belki yancam diye aklınıza getirebilirsiniz ama dürüst olalım. Aslında sen de öbür dünyaya falan inanmıyorsun. Sen de arabistandakiler de aslında dine göre değil de kültüre göre yaşıyorsunuz. Kültür neyse o senin için. Din değil. Çünkü biliyoruz ki. Zaten dinin yasaklarını çiğnemek sigaradan bir duman çekmek gibidir. Bir fırtdan bir şey olmaz dersiniz ama aslında siz çoktan bağımlı olmuşsunuzdur. Sadece sigaraya yeni başlamışsınızdır. Bir kere başladınız mı hoşunuza gider sizi pençesine alır. Artık karşı gelmeden duramazsınız. Sigaranın zararlı olduğunu bilmek gibi. Hem cebinize hem de sağlığınıza zararlıdır ama yine de sigara içersiniz çünkü sigara bugüne kadar bulunmuş neredyse en mükkemmel uyuşturuculardan biridir. Neden neredeyse? Çünkü satışı serbesttir. Neredeyse dünyanın tüm ülkelerinde çok kolay bir şekilde sigaraya ulaşıp içebilirsiniz. Ama sigaranın da sorunu zararlıdır ve zararlı olduğu bellidir. İçen de içmeyen de herkes bu bokun sağlığa da ekonomiye de zararlı olduğunu söyler size çekinmeden. 


  Peki bulunmuş en iyi uyuşturucu nedir? Hiç mi tahmininiz yok. O zaman ben söyleyim. Sanki duydun. Evet dindir. Din halkın, kitlelerin afyonudur. Bedavadır. Evet ve tamamen bedavadır. Çok bulaşıcıdır, aşırı bağımlılık yapıcıdır ve sigaranın aksine daha bebeklere bile verilir bu uyuşturucudan. Neredeyse herkes daha yeni doğmuşken bağımlı yapılır. Bedava olması çok kolay ulaşılabilir olması onu baya öne çıkartır. Ayrıca taşımanız için fiziksel bir alana hiç gerek yoktur bu uyuşturucuyu. Bu uyuşturucunun diğer yanlarından birisi de zararlı olduğunu çok fazla insan kabul etmez. Hele inançlı insanlar size her türkü hakaret küfür bunların hepsini yaparlar sizi öldürürler bile. Sizinle savaşırlar sizi zorla dine sokmaya çalışırlar sizi hasta olarak görürler. Tipik deli belirtisi de budur zaten bir tek kendisi sağlıklıklıdır herkes hastadır. Tüm dünya yalandır. Bir tek onun kafasındaki şeyler doğrudur. Tüm pozitif gerçekler aksini ispatlasa bile asla kabul etmezler etmeyecekler çünkü asıl hasta olanlar bunlar. Ama ben biliyorum sizin ayarınızı ve size ayarı da çekiyorum çekeceğim merak etmeyin. Sabredin

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Olması Bir Filmi İzlenmez Kılar mı?

    Geçenlerde bir arkadaşıma bir film önerdim. Muhtemelen izlemişsinizdir. Filmin adı Forrest Gump. Ben normalde bu filmi 1998 yapımı sanıyordum. Meğersem film 1994 yapımıymış. Her neyse arada sadece 4 yılcık var ne olacak diyebilirsiniz ve haklısınız size katılıyorum. Sonuçta ikiside eski filmler.    Peki önerimin sonrasında ne oldu? Filmin yapım yılını gördü ve 1994 mü sg dedi bana. Ben de sen filmden ne anlarsın kültürsüz yaratık gibi bir söz söyledim ona. Elbette arkadaşımın böyle bir tepki vermesini anlıyorum aşırı derecede haksız sayılmaz. Çünkü bir noktada ben de eski filmlere böyle ön yargılıydım, sonra bir noktada kırdım bu ön yargıyı.     Starwars sever misiniz? Hiç duydunuz veya izlediniz mi? Starwars güzeldir. Tavsiye ederim. Yüzüklerin efendisi gibi iyi ve kötünün mücadelesini işleyen etkili bir şekilde izleyen nadir filmlerdendir diyebilirim. Ben de çoğu insan gibi eski filmlere karşı ön yargılıyken (elbette 99 yapımı- 98 yapımı filmleri izlemişliğim vardı) bir gün evde

Patates Kızartmaları ve Mutluluk

   Merhaba. Size kısa bir yazıda son zamanlarda yaşadığım ve beni mutlu eden bazı şeyleri anlatmak istiyorum. Bu yazı uzaktan bakınca size belki biraz şükürcü gelebilir ama kesinlikle öyle değil. Sadece birkaç yaşanan durum ve bu durumlar karşısında hissettiklerimi paylaşmak istiyorum.     Hani söylenegelen bir şey, bir soru var ya; mutluluk nedir? Ne olsa sizi mutlu ederdi? Hiç düşünüyor musunuz bunu? Bilmiyorum. Ben de çok fazla düşünmüyorum aslında. Yalnızca mutlu olduğumda hatırlıyorum bunu. Peki nasıl mutlu olduğumu öğrenmek ister misiniz?    Belki size anlamsız gelecek bunlar. Ama lütfen sadece bir an olsun beni anlamaya çalışın. Ben patates kızartmasını çok severim biliyor musunuz. Ama öyle gelişi güzel kızartmalardan bahsetmiyorum. Böyle şekli güzel olan, güzel kızarmış ve en önemlisi de sıcak olmalı. Sıcak olmayınca sevmiyorum. Belki siz de böylesinizdir. Peki toplu bir yaşam alanında yaşıyorsanız neler olur? Yemekler pek güzel olmaz genelde. Patatesler soğuktur, birbirine yap

Unutmak İstiyorum

    Keşke bir tuş olsa. Rengi önemli değil; size hangisi hoş geliyorsa o olabilir. Kırmızı mesela. Genelde filmlerde tuşlar kırmızı renkli oluyor. Gerçi gerçekte de kırmızı renkli oluyorlar. Neyse işte. Bir tuş olsun demiştik ama bu tuş gerçekte değil zihnimizde olsun? Evet evet zihnimizde. Böyle gidip elinizle ulaşabileceğiniz bir noktada değil. Bu bir şans olsa, o tuşa uzanıp bastığınızda bazı durumlar gerçek olsa yapar mıydınız?     Tabi olabilecek durumlar tamamen gerçekçi, mesela o tuşa bastığınızda geçmişe gidemiyorsunuz, yalnızca ileriye dönük olaylar olabiliyor. Mesela hafızanızdan bazı olayları silme şansı veriliyor size. Kötü, veya gereksiz, ya lanet olsun keşke yaşanmasaydı dediğimiz türden olaylar, unutmak istiyorum dediğimiz olaylar? Ne dersiniz? Keşke olsa ama olmayacak.   Yaşım ilerledikçe keşke unutsam dediğim olayların sayısı artıyor. Sizin de artacak. illa kötü yönde değil. İyi yönde de. Keşke okuduğum veya izlediğim bir filmi unutsam da tekrar izlesem ve aynı duygula