Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Sıkıntı Büyük ama Umutlar Daha Büyük

  Size bugün zihnimden geçen bazı şeylerden bahsetmek istiyorum. Türkiye olarak Bizim neden içimiz dışımız hep siyaset? Biz neden gün kim kime ne demiş kim ne yapmış kim başkanımıza dünya liderimize şunu yapmış bunu yapmış o bunlara şunu demiş o da şuraya gitmiş orada cuma namazı kılmış sonra da gitmiş çıkışında buzdolabı satışlarını açıklamış falan. Bunlar neden sürekli bizim gözümüze sokuluyor? Ha? Neden biz bir şeyleri yaşayarak hissetmiyoruz da televizyondaki medyanın %99 kadarı sürekli her gün bize bunları bangır bangır bağırıyor? Neden bunu yapma gereği duyuyorlar? Neden biz sokağa çıktığımızda gördüğümüz yoldan geçen arabalar bizim kendi ürettiğimiz ve ayrıca dünyaya ihraç ettiğimiz arabalar (en azından bir kısmı) değil de hepsi yabancı arabalar? Neden dolmuşta, belediyede metroda yanımızdaki kişinin kulaklığından gelen o müziğin çalmasını sağlayan telefon ve hatta o kulaklık bize yurt dışından geliyor? Neden biz hiçbir katma değerli şey üretmiyor ve hayatımızın hemen hemen hiçb

Sigarayı Nasıl ve Neden Bıraktım

        Bu yazı diğer yazılarıma göre  size biraz daha farklı gelebilir. Bilmeyenler için hemen girişiyorum anlatmaya. Size serüvenimi anlatayım.    Serüvenime başlamadan önce önemli hatırlatma: Bunlar benim kendi öznel düşüncelerim ve hayat tecrübelerim. 1 OCAK 2019 tarihinden beri sigara içmedim. Yaklaşık 1 buçuk yıldır sigara içmemiş ve sigarayı artık "KAFADA BİTİRMİŞ" birisi olarak bu yazıyı yazıyorum.   Eğer sigarayı bırakmak istiyorsanız ve profesyonel destek almak istiyorsanız ki bunu şiddetle tavsiye ederim ALO 171 sigarayı bırakma hattını arayın veya hastanelerdeki sigarayı bırakma bölümlerine başvurun. En iyisi ise ikisine birden yapın.   Kamu spotundan sonra devam edebiliriz.     Sigaraya başladığımda 14 yaşındaydım ve 18 yaşında bıraktım. Yaklaşık 1.5 senedir de hiç sigara içmedim tabii sigara içen çevremde bulunan insanlar yüzünden pasif olarak içtiklerimi saymazsak.      Peki sigarayı nasıl bıraktım bunu nasıl başardım? Öncelikle belirtmem gerekir ki ben de çokl

Üzgünüm Sadece Çok Güzelsin

    Bu bir iç yazı. İç yazı ne diyenlere ise iç dökme yazısı diyeyim. Genelde böyle şeyleri yazarım ama hiç paylaşmam nedense bunu paylaşmak istiyorum.      Tanrının bilinmek istemesi aslında tam da insansı bir hareket değil mi? Tanrı olsanız bilinmek ister miydiniz? Böyle şeyler umrunuzda olur muydu? Tıpkı şey gibi kendini kanıtlama çabası gibi. Hava atmak gibi. Bak ben tanrıyım istediğimi yaparım. İstediğim yaratırım, ol derim olur. Banane ki bundan? Veya sen neden bunu anlatmak, bunu bildirmek için kendi sözlerine göre aciz varlıklar var ettin? Acaba sandığın veya bize kendini tarif ettiğin gibi mükemmel değil misin? Hem bu iş sonradan sonradan şekillenmişe benziyor. İlk motivasyonun sadece bilinmek ve sırf bu amaç uğruna yaratıklar yarattığını öne sürüyorsun. Düşünsene koskoca bir evren yaratıyorsun ama bilinmek istediğin yaratıklar bu evrenden eksilse hiç kimsenin haberi olmaz. Sonra onlara yapmaları için emirler gönderiyorsun sanki bu işte bir iş var. Hem bir varlık bilinmek isti

Herşeyi Bilme Sorunu

    Tanrı eğer her şeyi biliyorsa bu bilginin hep bizim ile olan kısmına değinmiştim fakat bundan daha ilginç olan bir şey karşıma çıktı eğer her şeyi biliyorsa kendi yapacağı her şeyi de biliyordur. O zaman kendi yapacağı şeyleri önceden biliyorsa kendi yapacağı şeyler demek ki önceden belirlidir. O halde tanrının da kaderi vardır. Ve özgür iradesi yoktur. Kendisi de bir kukladır. Sadece ipleri görebilen bir kukla olur. Bu yaklaşım zamandan bağımsız olma argümanı ile çürütlemez çünkü bir varlık zamandan bağımsız olamaz aslında.    Neden olamaz çünkü bu evrenle ilişkisi vardır.      Bir şeyi yapacaksa eğer mesela bir peygamberine vahiy gönderecekse ilk önce onun doğduğu zamanı beklemesi gerekir. Zaman konusu çok karmaşık. Tartışması zevkli ve beyin zorlayıcı. Daha fazla insanla bu konuyu konuşmak ve tartışmak isterim.      Peki zamandan bağımsız bir varlık zamanı nasıl algılar? Tüm zamanları aynı anda algılaması gerekir muhtemelen. Bu da her şeyin bilinmesi gibi bir kavrama götürür biz

Tüm su kuyularının çoktan açılmış olması gerekmez miydi?

    İş yapıyorum! Bakın ama yapmıyor muyum? Çok komik. Değil mi? Değil. Çünkü gülmiyoruz, gülmüyorum, kimse gülmüyor. Gülenler de var. Ama onlar da komik olduğundan gülmüyorlar. Tarjigülüyorlar.      Bazı dernekler, vakıflar, kurumlar sizce ne yapıyor? Aynen bildiniz iş yapıyorlar? Bence yapmıyorlar. Hepsi değil ama çoğu böyle. Neden böyle bir sonuca vardım peki? Hemen açıklayayım. Çünkü sonuçlar var. Sonuçlar var ve ben de sonuçları analiz ediyorum size de nasıl analiz ettiğimi anlatacağım.      Şu şekilde düşünmeye başlıyorum. Ortada bir sorun var, bu sorunu çözmek isteyen birileri var. Ve sorunu çözmeye başlıyorlar. Bir süre sonra sorun çözülür ve herkes dağılır. Bu denklemin işe yaramaması için iki durum olabilir ya sürekli yeni sorunlar eklenmesi gerek ya da sorun çözenlerin sorunu çözmemesi çözüyor gibi yapması veya pes edip gitmesi gerek. Değil mi sizce de böyle değil midir. Şimdi vakıf dernek gibi yardım kuruluşu gibi şeyleri ele alalım. Bu tarz bir kurum gerçekten çalışıyorsa

Mutlu Musunuz!

    Arkadaş biz ne ara bu kadar sığ insanlara dönüştük? Bekleyin aklımda şekillendirdiğim farklı bir yazı daha var. Sözde kadın hakları savunucusu olduğunu iddia eden ve bunların trenine atlayıp gözü kapalı hikaye ve twit atanlar hakkında. Ama bu yazı biraz daha farklı. Bu yazı bir çöp hakkında.      İsmini şimdi hatırlayamadığım bir ünlü şöyle diyordu: “eskiden chp zamanında istanbulda çöp dağları vardı” gibi aslında olmayan, tamamen siyasi propaganda olan bir ifadedesi, beyanatı bulunuyor. Size acı olanı söyleyim mi şimdi sadece istanbulda değil her yerde çöp dağları var. Ama normal çöp değil bu. Bildiğin çöp insanlarla doldu heryer. Çöp insanlar. Çöp gibi insanlar. Kokuşmuş, yozlaşmış, iğrenç, mide bulandıran insanlarla doldu heryer. Mutlu musunuz yaratımınızdan eyyy siyasiler ha soruyorum size mutlu musunuz? Hani soruyordu ya satılmış muhabiriniz! Mutlu Musunuz!     Zaten kötüydü. Ben kendimi bildim bileli hep şu kokuşmuş durum vardı. Hangi durum? ahan da bu durum: taraf olmak. Ada

Ama Onlar da Şunu Yaptıcılar

    Bir derdim var anlatmak istediğim. Çok uzun zamandır insanları gözlüyorum ve bunun sonucunda bazı sınıflandırmalar yaptım, tecrübeler edindim ve bunları paylaşmak istiyorum. Bir seri şeklinde bu gözlemlerimi yazmayı düşünüyorum. Eğer kanser olmaya hazırsanız en sevmediğim en sinir olduğum bir düşünce safsatasıyla başlıyorum yazmaya. Bu da ama onlar da bunu yaptıcılar.      Hepiniz bu saçmalığı, bu safsatayı, bu mantık zehirlenmesini, bu zeka fukarası ifadeyi kullanan birisiyle mutlaka karşılaşmışsınızdır hatta şanslı olan tayfadan değilseniz bu insanlarla tartışmaya girmiş bile olabilirsiniz. Bu çok hücreli olmayı başarabilmiş ama düşünmeyi doğru düzgün oturtamamış olan  organizmalara bir şey söylediğinizde, hatta şöyle dersem sanırım daha doğru olur: bu kişilere veya bu kişilerin sahip olduğu düşünceye, tarikata, teşkilata, partiye bir eleştiride bulunduğunuz zaman genelde ilk olarak bir şeyler zırvalarlar. Tabi bunlar zırva olduğu için ve saçma olduğu için ilk başta siz de afalla

Rosen 5 : Cevaplar

                        V     Sen onları pişmanlık ve üzüntü günü hakkında uyar. Çünkü onlar bir gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken iş olup bitmiştir.      Cevaplar verilmez. Verilse bile etkili olmazlar. Cevaplar alınır. Ancak bu şekilde anlamları olabilir. Cevapları almak istiyor musun? Bu soruyu sor kendine. Ama unutma ve aklından çıkartma. Cevaplar basit değildir hiç olmamıştır. Cevaplar zordur, kabul etmeye direnir beden ve zihin. Ruhunu açmalısın. Kendini hazırlamalısın ama bu kolay bir iş değil. Hiç ama hiç değil. Bunu unutma. Zaten her daim hatırlatmaya çalışacağız.      Her şeyi öğrenmek istiyor musun? Acı çekmeye hazır mısın? Izdırap çekmeye? Uğraş emek vermeye, değiştirmeye hazır mısın? Cevaplara ulaşmaya hazır mısın? Buna ancak ve ancak sorularla ulaşabilirsin? Hazırsan eğer sana sorular verilecek. Yol tarafından verilecek ve inan bana yolun sonunu ben de bilmiyorum, kimse bilmiyor. Yola çıkacak mısın?      Veya sana çok basit bir önerim daha var

Küçük Adam

  Yakın zaman önce bir video izledim. Belki sizde izlemişsinizdir. İzledikten sonra hayatımda çok fazla bir şey değişmedi ama dünyaya daha farklı bir bakış açısı denebilecek şeyler kazanmadım da değil hani. Ama hemen yok öyle; oturup veya yatıp okumak. Bu yazıyı okurken senin yardımına ihtiyacım var Çünkü ancak hayal gücün de dahil olursa bu yazı anlamlı olacak. Tabii heyecan yapma hemen elin ayağın da birbirine dolaşmasın çünkü yardım edeceğim kopya vereceğim merak etme.      Geliyoruz şimdi küçük adam ne alaka biz onu başka biliyoruz fakat burada o kelimeyi kullanmayın çünkü hepimiz biliyoruz ki başımız derde girebilir değil mi? değil. Ta kendisi evet. O kişi evet aklına gelen o kişi. Hani upuzun boyu olan uzun adamdan bahsediyorum. Doğru bildin sarı saçlı, güzel gözlü, iyi sözlü, gücünü milletten alan, göründüğü gibi olan Trump. Veya Venezuela başkanı yolların kralı belediye şoförlerinin üstadı başkanların başkanı dünya liderini ikincilikle kaçıran Maduro. Neden coğrafi olarak yakın

Düşünceler

     Uzun zamandır kendimi öyle görüyor ve düşünüyordum ki zarar verilemez; incitilemez hasar alamaz titanyumdan yapılma gibi... Bunun asıl sebebi genelde hissetmemeye dayanıyordu. Hissetmeyince insan ilk başlarda geçeceğini düşünüyor. Grip olmuşsun gibi. Kendine güveniyorsun geçmesini bekliyorsun. Bu süreç yavaş yavaş ilerliyor. Olaylar yaşanıyor, sevinmen gereken olaylar. İnsanlar öyle durumlarda sana bir farklı gelmeye başlıyor artık yüzleri gülüyor, hareketleri normalden hızlı olmaya başlıyor, coşkuyla doluyor fakat bir terslik var. Geçmişe dönüyorsun. Kendinin de öyle olduğu zamanlara. Anıların hala taze çünkü hatırlamak güç gelmiyor. Neden ben de şimdi sevinemiyorum diye soruyorsun ama çok uzun sürmüyor bunlar, kafanın içinde çok kısa sürede olup bitiyor fakat sen çok uzun bir kargaşaya maruz kalıyorsun içinde. Karar verilmiş oluyor elbette çoktan, hatta en başından. Anlamalarını istemiyorsun. Taklit burada başlıyor. Ben gözleri açık kör bir adamım. Eskiden görüyordum dünyanın re

Gerçeklerden Kaçış, Din ve Sigara bağıntısı

    Gerçekleri ya kabul edersiniz ya da onlardan kaçarsınız. Ama sonsuza kadar da kaçamazsınız. Gerçekleri değişemezsiniz. Üstünü örtebilirsiniz belki. Ama bunu da sonsuza kadar yapamazsınız. Bir noktada patlar. Gerçeklere karşı savaş veremezsiniz. Gerçekler her zaman kazanır; er yada geç ortaya çıkar gerçekler.         Siz uyutabilirsiniz insanları hatta yetmezse kendinizi de uyutabilirisiniz. Elinize ne geçer? Çok şey geçer. Neden geçer peki? Neden elinize çok şey geçer? Çünkü öbür dünya yok kardeşlerim. Öbür dünya olsaydı eğer yaptıklarınızın cezasını çekerdiniz. Ama yok. Kaldı ki sizin bu dünyada yanlış yaptığınızı ve hata ettiğinizi kabul etmeniz belki size vicdan azabı yaratabilir. Öbür dünyaya inanabilirsiniz ve belki yancam diye aklınıza getirebilirsiniz ama dürüst olalım. Aslında sen de öbür dünyaya falan inanmıyorsun. Sen de arabistandakiler de aslında dine göre değil de kültüre göre yaşıyorsunuz. Kültür neyse o senin için. Din değil. Çünkü biliyoruz ki. Zaten dinin yasakları

İlişki

  Siz ciddi misiniz? Eskiden sevmek aşk gibi şeyler vardı. Ama artık görüyorum ki sadece menfaat var. Ama beni üzen durumlar daha fazla. Çünkü bu dünyada iyi olmak veya iyi olmaya çalışmak hiçbir işe yaramıyor. En azından insanların, tanıdığım insanların %90 kadarıyla olan ilişkimde hep böyleydi.      İnsanlar sizin hep dışarıdan nasıl göründüğünüzle ilgileniyor. Eli yüzü düzgün olmak +1 mesela. Daha fazla puan kazanmanız için burnu güzel olmak sarı saçlı olmak ne bileyim renkli gözlü olmak gibi kıstaslar var bunlar sizin ilk defa göründüğünüz kişileri çok büyük olasılıkla etkilemenizin anahtarı. Bir de uzun boylu olmak da var. Kilonuz da iyi olmalı. Cılız sıska gözükmemelisiniz. Bulunduğunuz çağın estetik algısı neyse ki bu zaten bir sınırdır mesela 180 boyunda birisi için 70-80 kilo arası sportif bir vücut süperdir.      Dış görünüşten sonraysa sıra ne kadar boş yaptığınızla ilgilidir. Boş da demeyelim aslında. Siz yukarıda bahsettiğim puan sıralamasında belirli bir puanı aştıysanız